وَإِنَّهُ لَفِي زُبُرِ الْأَوَّلِينَ
Ve innehu lefî zuburil evvelîn(evvelîne).
| ve inne-hu | : ve muhakkak ki o |
| le | : elbette, mutlaka |
| fî | : ... da vardır |
| zuburi | : Zeburlar, kitaplar, sayfalar |
| el evvelîne | : evvelkiler |
Şübhe yok ki o (Kur'an) daha evvelkilerin kitablarında da vardır.
(195-196) Pek açık olan Arabî bir lisan ile. Ve şüphe yok ki, o, daha evvelkilerin kitaplarında da (mezkûr)dur.
Hem o şübhesiz evvelkilerin kitablarında da var
O, şüphesiz öncekilerin kitaplarında da var.
O, şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardı.
O, daha öncekilerin kitabında da zikredilmiştir.
Şüphesiz bu (Kur’an’ın indirileceği) öncekilerin kitaplarında da vardı.
O, şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardır.
Hem o, öncekilere (indirilen semavî) kitaplarda da (bazı özellikleriyle) vardır.
Bu Kur’ân’a, elbette öncekilerin kitaplarında da işaret edilmişti.
Gerçekten o, (Kur’an’ın nâzil olacağına dair vasıf) daha evvelki kitablarda da vardır.
O, daha öncekilerin kitablarında vardır.
Ve şüphe yok ki o hükümler, elbette önceki kitaplarda da var.
O, şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardır.
Ve hiç şüphesiz, o (Kur'an), geçmişlerin kitaplarında da vardır.
O, daha oncekilerin kitabinda da zikredilmistir.
Kur'an'ın temel ilkeleri, daha önceki ümmetlerin kutsal kitaplarında da yer almıştı.
Ve hiç şüphesiz, o (Kuran), geçmişlerin kitaplarında da vardır.
Ve bu (mesaj, temel çizgileriyle), hiç şüphesiz, ilahi hikmetleri bildiren önceki kitaplarda da yer almaktadır.
O, önceki kitaplarda da (bildirilmiştir)
Ve hiç şüphesiz, o (Kur'an), geçmişlerin kitaplarında da vardır.
Önceki kitaplarda da onun bahsi vardı.
O(nun içeriği), evvelkilerin Kitaplarında da vardır.
O, elbette ki öncekilerin kitaplarında da var.
Daha önceki kitaplarda da anılmıştır.