suara suresi 157. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89 . 90 . 91 . 92 . 93 . 94 . 95 . 96 . 97 . 98 . 99 . 100 . 101 . 102 . 103 . 104 . 105 . 106 . 107 . 108 . 109 . 110 . 111 . 112 . 113 . 114 . 115 . 116 . 117 . 118 . 119 . 120 . 121 . 122 . 123 . 124 . 125 . 126 . 127 . 128 . 129 . 130 . 131 . 132 . 133 . 134 . 135 . 136 . 137 . 138 . 139 . 140 . 141 . 142 . 143 . 144 . 145 . 146 . 147 . 148 . 149 . 150 . 151 . 152 . 153 . 154 . 155 . 156 . 157 . 158 . 159 . 160 . 161 . 162 . 163 . 164 . 165 . 166 . 167 . 168 . 169 . 170 . 171 . 172 . 173 . 174 . 175 . 176 . 177 . 178 . 179 . 180 . 181 . 182 . 183 . 184 . 185 . 186 . 187 . 188 . 189 . 190 . 191 . 192 . 193 . 194 . 195 . 196 . 197 . 198 . 199 . 200 . 201 . 202 . 203 . 204 . 205 . 206 . 207 . 208 . 209 . 210 . 211 . 212 . 213 . 214 . 215 . 216 . 217 . 218 . 219 . 220 . 221 . 222 . 223 . 224 . 225 . 226 . 227


فَعَقَرُوهَا فَأَصْبَحُوا نَادِمِينَ

Fe akarûhâ fe asbahû nâdimîn(nâdimîne).


fe: artık, öyleyse, buna rağmen
akarû-hâ: onu kestiler
fe: böylece, sonra
asbahû: oldular
nâdimîne: pişman olanlar


Hasan Basri Çantay
Derken onu kesdiler. Fakat peşîman oldular.

Ömer Nasuhi Bilmen
Derken onu boğazladılar, sonra pişman olarak sabahladılar.

Elmalılı Hamdi Yazır
Derken onu vurdular, fakat nâdim oldular

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Derken onu vurdular, fakat pişman oldular;

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Derken onu kestiler; fakat pişman da oldular.

Diyanet İşleri (eski)
Onlar ise deveyi kestiler; ama pişman da oldular.

Diyanet İşleri
Derken onu kestiler, fakat pişman oldular.

Diyanet Vakfi
Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman da oldular.

Celal Yıldırım
Buna rağmen onlar o deveyi (bacaklarına) vurup devirdiler, (inatla onu) kestiler. (Sonra da) pişmanlık duyarak sabahladılar.

Suat Yıldırım
Derken, deveyi boğazladılar, ama çok geçmeden yaptıklarına pişman oldular.

Ali Fikri Yavuz
Derken o deveyi kestiler, fakat pişman oldular.

İbni Kesir
Onlar ise onu kestiler de pişman oldular.

Abdulbaki Gölpınarlı
Ayaklarını kesip öldürdüler onu da nâdim oldular.

Adem Uğur
Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman da oldular.

Ali Bulaç
"Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular."

Bekir Sadak
Onlar ise deveyi kestiler; ama pisman da oldular.

Fizilal-il Kuran
Buna rağmen devenin ayaklarını keserek onu cansız yere devirdiler. Fakat hemen pişman oldular.

Gültekin Onan
Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular.

Muhammed Esed
Bütün bu uyarılara rağmen onlar yine de o deveyi hoyratça boğazladılar; ama bunu yaptıklarına (çok geçmeden) pişman oldular;

Şaban Piriş
Buna rağmen kestiler sonra da pişman oldular.

Tefhim-ul Kuran
«Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular.»

Ümit Şimşek
Deveyi kestiler ve pişman oldular.

Süleyman Ateş
Nihâyet onu kestiler, ama pişman oldular.

Yaşar Nuri Öztürk
Onu yere yatırıp kestiler. Sonra da pişman oldular.

Edip Yüksel
Nihayet onu kestiler; ancak pişman oldular.