الَّذِي يَرَاكَ حِينَ تَقُومُ
Ellezî yerâke hîne tekûm(tekûmu).
| ellezî | : ki o |
| yerâ-ke | : seni görür |
| hîne | : o zaman, olduğu zaman |
| tekûmu | : sen kıyam ediyorsun |
(218-219) (Öyle mutlak gaalib, öyle çok esirgeyici) ki O, (namaza) kıyam etdiğin vakit seni ve secde edenler içinde dolaşmanı (dâima) görendir.
O ki, seni kıyam ettiğin vakit görüyor.
O ki görüyor kıyam ettiğin vakıt seni
O ki, (namaza) kalktığın vakit seni görüyor
O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor.
(217-220) Senin kalkıp namaz kılanlar arasında bulunduğunu gören, güçlü ve merhametli olan Allah'a güven. Doğrusu O işitir ve bilir.
(217-219) Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et.
O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor.
(218-219) O Allah ki, seni ayakta durduğun halde de, secde edenler arasında dolaştığın durumda da görüyor.
(218-220) Sen yolunda kaim olurken, namaza dururken de, O seni elbette görüyor. Secde edenler, ibadet edenler arasında dolaşmalarını da görüyor. Çünkü her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilen O’dur.
O Allah’dır ki, namaza kalktığın zaman seni görüyor,
Görür O seni, kalktığında.
Öylesine mâbut ki namaza kalktığın zaman da seni görür.
O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor.
O, kıyam ettiğin zaman seni görüyor.
(217-22) 0 Senin kalkip namaz kilanlar arasinda bulundugunu goren, guclu ve merhametli olan Allah'a guven. Dogrusu O isitir ve bilir.
O seni namaza durduğunda görür.
O, kıyam ettiğin zaman seni görüyor.
O ki senin (O'nun yolunda tek başına) ayakta kalmaya çalıştığını da görmektedir,
(218-219) O, seni (namaza) kalktığın zaman da; secde edenler ile (secdeye) yatıp kalktığın zaman da görür.
O, kıyam ettiğin zaman seni görmektedir.
Namaza kalktığında da O seni görür,
O, seni görür; Namaza durduğun zaman,
O ki görüyor seni kıyam ettiğin zaman.
O ki (ibadet ve düşünme için) kalktığın/uyandığın zaman seni görür.