فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ Fe ehazehumul azâb(azâbu), inne fî zâlike le âyeh(âyeten), ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne).Sureler Anasayfası
Sadakat.Net- Kırık Manalı ve Karşılaştırmalı Meal
suara suresi 158. Ayet
fe : artık, böylece ehaze-hum : onları aldı (yakaladı) el azâbu : azap inne : muhakkak fî zâlike : bunda var le : elbette, mutlaka âyeten : bir âyet ve mâ kâne : ve olmadı ekseru-hum : onların çoğu mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler Hasan Basri Çantay
Çünkü kendilerini o azâb yakalayıverdi. Şübhesiz bunda mutlak bir âyet (ibret) vardır. Böyle iken onların çoğu îman ediciler değildir.
Ömer Nasuhi Bilmen
Artık onları azap yakaladı. Şüphe yok ki, bunda bir ibret vardır. Böyle iken onların çokları imân etmiş olmadılar.
Elmalılı Hamdi Yazır
Çünkü kendilerini azâb yakalayıverdi şüphesiz bunda mutlak bir âyet var öyle iken ekserîsi mü'min olmadı
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda (alınacak) bir ibret vardır; ama çoğu iman etmedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir.
Diyanet İşleri (eski)
Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda bir ders vardır, fakat çoğu inanmamıştır.
Diyanet İşleri
Böylece onları azap yakaladı. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
Diyanet Vakfi
Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
Celal Yıldırım
O sebeple azâb onları yakaladı. Şüphesiz ki (bu olayda) bir ibret ve öğüt vardır; ama onların çoğu imân edenler olmadı.
Suat Yıldırım
Çünkü bildirilen azap onları bastırıverdi. Elbette bunda alınacak ibret vardı. Fakat onların ekserisi ders alıp da iman etmezler.
Ali Fikri Yavuz
Çünkü azab kendilerini yakalayıverdi. Muhakkak ki bunda bir ibret var. Öyle iken (arkadan gelenlerin) çoğu mümin olmadı.
İbni Kesir
Bunun üzerine azab onları yakaladı. Muhakkak ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.
Abdulbaki Gölpınarlı
Azap, onları helâk ediverdi. Şüphe yok ki bunda bir delil var, fakat halkın çoğu inanmaz.
Adem Uğur
Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
Ali Bulaç
Böylece azab onları yakaladı. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
Bekir Sadak
Bunun uzerine onlari azap yakaladi. Dogrusu bunda bir ders vardir, fakat cogu inanmamistir.
Fizilal-il Kuran
Arkasından azab, yakalarına yapıştı. Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğunluğu inanmamış kimselerdi.
Gültekin Onan
Böylece azab onları yakaladı. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu inançlı olmamıştır / değildir.
Muhammed Esed
çünkü (Salih'in önceden haber verdiği) azap onları kıskıvrak yakaladı. Şüphesiz bu (kıssada da insanlar için) bir ders vardır; onlardan çoğu (buna) inanmasalar da...
Şaban Piriş
Çünkü onları azap yakaladı. Bu olayda gerçekten bir ibret vardır. Fakat onların çoğu yine de iman etmiş değildir.
Tefhim-ul Kuran
Böylece azab da onları yakaladı. Hiç şüphe yok, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
Ümit Şimşek
Azap onları yakalayıverdi. İşte bunda bir âyet vardır. Fakat onların çoğu yine iman etmez.
Süleyman Ateş
Ve azâb onları yakaladı. Muhakkak ki bunda bir ibret vardır, ama yine çokları inanmazlar.
Yaşar Nuri Öztürk
Sonunda azap onları yakaladı. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu inanan kişiler değildi.
Edip Yüksel
Ve ceza onları yakaladı. Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.'