فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Fettekûllâhe ve etîûn(etîûni).
| fe | : artık, öyleyse |
| ittekû | : takva sahibi olun |
| allâhe | : Allah |
| ve etîû-ni | : ve bana itaat edin |
«O halde Allahdan korkun ve bana îtâat edin».
(109-110) «Ve bunun mukabilinde sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükâfaatım, ancak alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»
Gelin Allahdan korkun bana itaat edin
Gelin Allah'tan korkun, bana itaat edin!»
«Gelin, artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»
(106-110) Kardeşleri Nuh, onlara: 'Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin' dedi.
“O hâlde, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!”
Onun için, Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
O halde Allah'tan korkun ve bana uyun.
Haydi öyleyse! Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin!."
O halde, Allah’dan korkun ve bana itaat edin.”
O halde Allah'tan korkun da bana itaat edin.
Artık Allah'tan çekinin ve itâat edin bana.
Onun için, Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
"Artık Allah'tan korkup sakının ve bana itaat edin."
(106-11) 0 Kardesleri Nuh, onlara: «Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misinz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Allah'tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artik Allah'tan sakinin ve bana itaat edin» dedi.
O halde Allah'tan korkunuz ve çağrıma uyunuz.
"Artık Tanrı'dan korkup sakının ve bana itaat edin."
Öyleyse artık Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyın ve benim izimden yürüyün!"
Allah’tan korkun ve bana itaat edin.
«Artık Allah'tan korkup sakının ve bana itaat edin.»
'Allah'tan korkun ve bana itaat edin.'
"Öyle ise Allah'tan korkun ve bana itâ'at edin."
"Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin."
'ALLAH'ı dinleyip bana uymalısınız.'