وَإِنَّ جُندَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ
Ve inne cundenâ le humul gâlibûn(gâlibûne).
| ve inne | : ve muhakkak |
| cunde-nâ | : ordumuz, ordularımız |
| le | : elbette, mutlaka |
| hum | : onlar |
| el gâlibûne | : gâlip olanlar |
«Muhakkak bizim ordumuz, her halde onlar galebe edicidirler.
(172-173) Şüphe yok ki, onlar elbette nusrete nâil olanlar onlardır. Ve muhakkak ki, Bizim ordumuz, elbette galipler olanlar onlardır.
Ve elbette bizim askerlerimiz mutlak onlar galib geleceklerdir»
Ve elbette Bizim askerlerimiz mutlaka onlar galip geleceklerdir.
(171-173) Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: «Onlar var ya, elbette onlar muzaffer olacaklardır ve elbette bizim ordularımız mutlaka galip geleceklerdir.»
Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir.
“Şüphesiz ordularımız galip gelecektir.”
Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir.
«Ve şüphesiz bizim ordumuz mutlaka galib geleceklerdir.»
(171-173) Şu kesindir ki, Biz resul olarak gönderdiğimiz kullarımıza söz verdik ki onlar yardımımıza mazhar olacaklar ve Bizim ordumuz mutlaka galip gelecektir.
Ve elbette bizim (mümin) askerlerimiz; muhakkak onlar galib geleceklerdir.”
Ve şüphesiz ki Bizim askerlerimiz; onlar galiblerdir.
Ve şüphe yok ki bizim ordumuz, elbette üstündür.
Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir.
Ve hiç şüphesiz; bizim ordularımız, üstün gelecek olanlar onlardır.
Bizim ordumuz suphesiz ustun gelecektir.
Ve galip gelecek olanlar, mutlaka bizim ordumuzdur.
Ve hiç şüphesiz; bizim ordularımız, üstün gelecek olanlar onlardır.
ve (sonunda) galip gelecek olan mutlaka Bizim ordumuz olacaktır.
Bizim ordularımız galip gelecektir.
Ve hiç şüphesiz, bizim ordularımız; üstün gelecek olanlar da onlardır.
Ve üstün gelen, Bizim ordumuz olacaktır.
"Ve gâlip gelenler, mutlaka bizim ordumuz olacaktır!"
Ordularımız, galip gelenlerin ta kendileri olacaklar.
Bizim ordumuz kesinlikle üstün gelecektir.