وَلَقَدْ ضَلَّ قَبْلَهُمْ أَكْثَرُ الْأَوَّلِينَ
Ve lekad dalle kablehum ekserul evvelîn(evvelîne).
| ve lekad | : ve andolsun |
| dalle | : dalâlette oldu |
| kable-hum | : onlardan önce |
| ekseru | : çoğu |
| el evvelîne | : evvelkiler |
Andolsun ki onlardan evvel geçenlerin çoğu da sapmışdı.
(69-71) Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi.
Hakıkat onlardan evvel eskilerin ekserisi dalâlette idi
Gerçekten onlardan önce eskilerin çoğu sapıklıkta idiler.
Andolsun ki, onlardan öncekilerin çoğu sapıklıkta idiler.
Onlardan önce, evvelki ümmetlerin çoğu, and olsun ki sapıtmıştı.
Andolsun, onlardan önce, evvelkilerin çoğu da sapmıştı.
Andolsun ki, onlardan önce eski milletlerin çoğu dalâlete düştü.
Ve and olsun ki, onlardan önce gelip geçenlerin çoğu da sapıtmıştı.
(71-72) Daha önce yaşayan insanların ekserisi de yoldan sapmışlardı. Biz de onları uyarıp gerçeği gösteren peygamberler göndermiştik.
(Ey Rasûlüm), senin kavminden önce eski ümmetlerin çoğu dalâlette idi.
Andolsun ki; onlardan önce geçenlerin çoğu da sapıtmıştı.
Ve andolsun ki onlardan önce gelip geçenlerin de çoğu sapıtmıştı.
Andolsun ki, onlardan önce eski milletlerin çoğu dalâlete düştü.
onlardan önce, evvelkilerin çoğu da sapmıştı.
Onlardan once gecenlerin cogu, and olsun ki sapitmisti.
Andolsun onlardan öncekilerinin çoğu da sapmıştır.
Andolsun, onlardan önce, evvelkilerin çoğu da sapmıştı.
Onlardan önce gelip geçmiş eski toplumların çoğu yollarını şaşırmıştı,
Onlardan önce, daha evvel yetişmiş olanların çoğu da doğru yoldan sapmıştı.
Andolsun, onlardan önce, evvelkilerin çoğu da sapmıştı.
Onlardan önce gelip geçenlerin de çoğu sapmıştı.
Andolsun, onlardan önce, evvelkilerin çoğu da sapmıştı.
Yemin olsun, daha önce ilk nesillerin çoğu da sapmıştı.
Kendilerinden önce de niceleri aynı şekilde sapmıştı.