إِنَّا زَيَّنَّا السَّمَاء الدُّنْيَا بِزِينَةٍ الْكَوَاكِبِ
İnnâ zeyyennes semâed dunyâ bi zîynetinil kevâkib(kevâkibi).
| innâ | : muhakkak ki biz |
| zeyyennâ | : süsledik |
| es semâe | : sema, gökyüzü |
| ed dunyâ | : dünya |
| bi zîynetin | : ziynet ile |
| el kevâkibi | : yıldızlar |
Hakîkat biz (size) en yakın göğü bir zînetle, yıldızlarla (donatıp) süsledik.
(6-7) Muhakkak ki, Biz yakın olan göğü ziynet ile yıldızlar ile bezedik. Ve hem her isyankar şeytandan muhafaza ettik.
Bakınız biz o Dünya Semayı (o yakın Göğü) bir ziynetle donattık; kevakib.
Bakınız Biz o dünya göğünü (yakın göğü) bir zinetle, yıldızlarla donattık.
Gerçekten biz dünya göğünü (o yakın göğü) bir zinetle, yıldızlarla süsledik.
Şüphesiz Biz, yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik.
Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık.
Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik.
Şüphesiz ki biz Dünya semâsını (veya en yakın semâyı) yıldızlarla süsledik.
Biz yere en yakın semayı yıldızlarla süsledik.
Gerçekten biz, en aşağıda olan gökyüzünü, yıldızlardan ibaret bir süsle donattık.
Doğrusu Biz; dünya göğünü bir süsle, yıldızlarla süsledik.
Şüphe yok ki biz, yakın göğü ziynetlerle bezedik.
Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik.
Şüphesiz biz dünya göğünü 'çekici bir süsle', yıldızlarla süsleyip donattık.
suphesiz Biz, yakin gogu bir susle, yildizlarla susledik.
Bize en yakın göğü, bir süsle ve yıldızlarla süsledik.
Şüphesiz biz dünya göğünü 'çekici bir süsle', yıldızlarla süsleyip donattık.
Biz yeryüzüne en yakın gökleri yıldızların güzelliğiyle süsledik,
Biz, en yakın göğü yıldızlarla süsledik.
Hiç şüphesiz, biz dünya göğünü 'çekici bir süsle', yıldızlarla süsleyip donattık.
Biz Dünya semâsını yıldızlardan süslerle donattık.
Biz en yakın göğü bir zinetle, yıldızlarla süsledik.
Biz o yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsleyip donattık.
Biz en aşağıdaki göğü gezegenler ile süsleyip,