وَآتَيْنَاهُمْ آيَاتِنَا فَكَانُواْ عَنْهَا مُعْرِضِينَ
Ve âteynâhum âyâtinâ fe kânû anhâ mu’rıdîn(mu’rıdîne).
| ve âteynâ-hum | : ve onlara verdik |
| âyâti-nâ | : âyetlerimiz (mucizelerimiz, delillerimiz) |
| fe | : o zaman, böylece, olduğu halde, fakat |
| kânû | : oldular |
| an-hâ | : ondan |
| mu'rıdîne | : yüz çeviren kimseler |
Biz onlara âyetlerimizi vermişdik de bunlardan yüz çevirici idiler.
Ve onlara âyetlerimizi vermiş idik de onlardan yüz çevirici olmuşlardı.
Ve biz onlara âyetlerimizi vermiştik de ondan i'raz ediyorlardı
Biz onlara ayetlerimizi vermiştik, fakat onlardan yüz çeviriyorlardı.
Biz, onlara âyetlerimizi vermiştik de onlar, yüz çeviriyorlardı.
Onlara ayetlerimizi verdiğimiz halde, yüz çevirmişlerdi.
Biz, onlara âyetlerimizi vermiştik de onlardan yüz çevirmişlerdi.
Biz onlara mucizelerimizi vermiştik; fakat onlardan yüz çevirmişlerdi.
Biz ise onlara âyetler (açık belgeler ve mu'cizeler) verdik; buna rağmen ondan yüzçevirdiler.
Onlara delil ve mûcizelerimizi verdik, ama onlar bu delillerden yüz çevirdiler
Biz, onlara, mûcizelerimizi vermiştik de onlardan yüz çevirip durmuşlardı.
Onlara ayetlerimizi verdiğimiz halde yüz çevirmişlerdi.
Delillerimizi göstermiştik onlara, fakat onlardan yüz çevirmişlerdi.
Biz onlara mucizelerimizi vermiştik; fakat onlardan yüz çevirmişlerdi.
Onlara ayetlerimizi vermiştik de ondan yüz çevirmişlerdi.
Onlara ayetlerimizi verdigimiz halde, yuz cevirmislerdi.
Onlara mucizelerimizi gösterdik, fakat onlar yüz çevirdiler.
Onlara ayetlerimizi vermiştik de ondan yüz çevirmişlerdi.
Oysa, onlara mesajlarımızı bahşetmiştik; ne var ki, onlara inatla sırt çevirdiler;
Onlara ayetlerimizi göndermiştik ama ondan yüz çevirmişlerdi.
Onlara ayetlerimizi vermiştik de ondan yüz çevirmişlerdi.
Biz onlara âyetlerimizi verdik; onlar ise bundan yüz çevirdiler.
Onlara âyetlerimizi verdik, ama onlardan yüz çeviriyorlardı.
Ayetlerimizi onlara verdik ama onlardan yüz çeviriyorlardı.
Kendilerine ayetlerimizi verdik, fakat ondan yüz çevirdiler.