فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ
Fe ehazethumus sayhatu musbıhîn(musbıhîne).
| fe | : böylece |
| ehazet-hum | : onları aldı (yakaladı) |
| es sayhatu | : korkunç bir ses, bir sayha |
| musbıhîne | : sabahlayanlar, sabah vaktine erenler (sabaha çıkanlar) |
Derken onları dahi sabaha girdikleri sırada o (korkunç) ses yakalayıverdi.
Sonra onları, sabahladıkları an o sayha yakalamış oldu.
Bunları da sabahleyin sayha tutuverdi
Bunları da sabahleyin korkunç ses tutuverdi.
Onları da sabahleyin korkunç bir çığlık yakaladı.
Sabaha karşı çığlık onları yakalayıverdi.
Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç uğultulu ses yakalayıverdi.
Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç ses yakaladı.
(82-83) Dağlarda evler yontarak güven içinde bulunuyorlardı; derken sabahladıklarında onları müthiş bir ses ve uğultu yakalayıverdi.
Bir sabah o korkunç ses bastırıverdi onları!
Bunları da o (korkunç) sayha (ses ve gürültü) sabahleyin yakalayıverdi. (gürültü ve zelzele neticesi helâk oldular.)
Sabaha karşı çığlık onları da yakalayıverdi.
Sabah çağına erdikleri gibi bir bağırış yüzünden helâk olup gittiler.
Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç ses yakaladı.
Derken, sabah vaktine girdiklerinde, onları o dayanılmaz çığlık yakalayıverdi.
Sabaha karsi ciglik onlari yakalayiverdi.
Gün doğarken korkunç bir gürültüye tutuldular.
Derken, sabah vaktine girdiklerinde onları o dayanılmaz çığlık yakalayıverdi.
ama sonunda, (bir) sabah erkenden onları da (hak ettikleri azabın) gürültüsü apansız yakalayıverdi;
Sabahladıklarında onları da bir çığlık yakalayıverdi.
Derken, onları sabah vaktine girdiklerinde, o dayanılmaz çığlık yakalayıverdi.
Onları da bir sabah vakti o korkunç ses yakaladı.
Sabaha girerlerken onları da (o) korkunç ses yakaladı.
Korkunç titreşimli ses onları da sabaha girecekleri sırada yakaladı.
Sabahleyin onları da o korkunç gürültü yakaladı.