إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَلِكَ مُتْرَفِينَ
İnnehum kânû kable zâlike mutrefîn(mutrefîne).
| inne-hum | : muhakkak ki onlar |
| kânû | : oldular |
| kable zâlike | : bundan önce, daha önce |
| mutrefîne | : mutrafı olanlar, varlık içinde zevklerine dalmış olanlar |
Çünkü onlar bundan evvel şehvetlerine düşkündüler.
(44-46) (O gölge) Ne soğuktur, ne de fâidelidir. Çünkü, şüphe yok onlar bundan evvel nîmetlere (zevklerine) düşkünler idiler. Ve büyük günah üzerine ısrar eder olmuşlardır.
Çünkü onlar bundan evvel mütrefîn: Keyflerine düşkün şımarık müsrifîn idiler
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde keyiflerine düşkün şımarık müsriflerdi.
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefâhete dalmışlardı.
(45-46) Çünkü onlar, bundan önce, dünyada, nimet içinde bulunurlar iken, büyük günah işlemekte direnir dururlardı.
Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın kimselerdi.
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefahete dalmışlardı.
Şüphesiz onlar bundan önce refah içinde,
Çünkü onlar dünyada iken refah içinde şımarırlardı.
Çünkü onlar, bundan önce (dünyada) zevklerine düşkündüler;
Çünkü onlar; bundan önce refahla şımarmışlardı.
Bundan önce onlar, nîmetler içindeydi.
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefahete dalmışlardı.
Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.
(45-46) Cunku onlar, bundan once, dunyada, nimet icinde bulunurlar iken, buyuk gunah islemekte direnir dururlardi.
Çünkü onlar vaktiyle varlık içinde azıtmışlardı.
Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.
Çünkü, geçmişte onlar kendilerini tamamen hazlara kaptırmışlardı,
Çünkü onlar, bundan önce sorumsuzca ve konfor içinde yaşıyorlardı.
Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.
Çünkü onlar evvelce varlık içinde şımarmışlardı.
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde şımartılmışlardı.
Çünkü şomluk yâranı, bundan önce servet ve refahla şımaranlardı.
Bundan önce onlar konfor içinde şımarmışlardı.