فَجَعَلْنَاهُنَّ أَبْكَارًا
Fe cealnâ hunne ebkârân(ebkâren).
| fe | : böylece |
| cealnâ | : biz kıldık |
| hunne | : onlar |
| ebkâren | : bakireler |
(36-37) kız oğlan kızlar, zevcelerine sevgi ile düşkün, hep bir yaşıt yapdık,
(36-37) İşte onları bakireler kıldık. Kocalarına düşkün, hep bir yaşıt yaptık.
(36-37) Kılmışızdır bir yaşıd ebkâr-i şeyda
onları bakire kılmışızdır,
Onları bâkireler yaptık.
(35-38) Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır.
(36-38) Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık.
(36-37) Onları, eşlerine düşkün ve yaşıt bâkireler kıldık.
(36-37-38) Onları hep bakire, meymenetli olan eşlerine karşı sevgi dolu ve hep bir yaşıt kıldık.
(36-38) Böylece onları, ashab-ı yemin için bakire kızlar, kocalarına âşık yaşıtlar kıldık.
Böylece onları, hep bakir kızlar,
Ve onları el değmemişler kıldık.
Onları, kız oğlan kız olarak halkettik.
Onları, bâkireler kıldık.
Onları hep bakireler olarak kıldık,
(35-38) Biz ceylan gozluleri, defterleri sagdan verilenler icin yeniden yaratmisizdir; onlari bakire, eslerine duskun ve hepsini bir yasta kilmisizdir. *
Onları bakire yaptık.
Onları hep bakireler olarak kıldık,
ve bakireler olarak dirilteceğiz,
Onları bakireler şeklinde yarattık.
Onları hep bakireler olarak kıldık,
Ve onları bakire yapmışızdır:
Onları bâkireler yapmışızdır.
Hepsini bakireler yapmışızdır,
Onları, gençleştirdik.