وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّا
Ve bussetil cibâlu bessâ(bessen).
| ve busset(i) | : ve ufalandı, dağıtıldı, parçalandı (dağların gravitasyon bağları koparıldı) |
| el cibâlu | : dağlar |
| bessen | : ufalanarak, parçalanarak, toz haline gelerek |
dağlar didik didik parçalanmışdır,
(4-6) O zaman yer, şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmıştır. Ve dağlar parçalanmakla parçalanmıştır. Artık (dağlar) dağılmış, toz haline gelmiştir.
Dağlar bir serpiliş serpildiği
dağlar serpildikçe serpildiği,
Dağlar serpildikçe serpildiği
(4-7) Ey insanlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz.
(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.
Dağlar parçalandığı,
(5-6) Dağlar tuz-buz olup parçalandığı, toz halinde dağıldığı zaman,
Dağlar darmadağın edilip parçalandığı,
Ve dağlar (toz halinde) bir serpiliş serpilince,
Dağlar, ufalandıkça ufalandığı;
Ve dağlar, paramparça olunca.
Dağlar parçalandığı,
Ve dağlar darmadağın olup ufalandığı,
(4-7) Ey insanlar! Yer sarsildikca sarsildigi, daglar ufalandikca ufalanip da toz duman haline geldigi zaman, siz de uc sinif olursunuz.
Dağlar paramparça olup,
Ve dağlar darmadağın olup ufalandığı,
ve dağlar ufalana ufalana,
Dağlar paramparça olduğu
Ve dağlar darmadağın olup ufalandığı,
Dağlar paramparça olduğunda,
Dağlar serpildikçe serpildiği,
Dağlar bir serpilişle serpildiğinde,
Ve dağların paramparça edileceği zaman,