وَإِنَّكَ لَتَدْعُوهُمْ إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Ve inneke le ted’ûhum ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
| ve inne-ke | : ve muhakkak sen |
| le ted'û-hum | : mutlaka onları davet ediyorsun |
| ilâ sırâtın mustakîmin | : Sıratı Mustakîm'e (Allah'a götüren yola) |
Hakıykatde sen onları doğru bir yola da'vet ediyorsun.
Ve şüphe yok ki, sen onları dosdoğru bir caddeye dâvet ediyorsun.
Doğrusu sen onları dosdoğru bir caddeye çağırıyorsun
Doğrusu, sen onları dosdoğru bir caddeye çağırıyorsun.
Gerçek şu ki sen onları doğru bir yola çağırıyorsun.
(73-74) Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadırlar.
Şüphesiz sen onları doğru bir yola çağırıyorsun.
Gerçek şu ki sen onları doğru bir yola çağırıyorsun.
Ve şüphesiz ki sen onları dosdoğru bir yola çağırırsın.
Sen gerçekten onları dosdoğru bir yola çağırıyorsun.
Doğrusu sen, onları, İslâm dinine çağırıyorsun.
Aslında sen, onları dosdoğru bir yola çağırıyorsun.
Şüphe yok ki sen, onları mutlaka doğru yola çağırmadasın.
Gerçek şu ki sen onları doğru bir yola çağırıyorsun.
Gerçekten sen onları dosdoğru olan bir yola çağırıyorsun.
(73-74) Aslinda sen onlari dogru yola cagiriyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadirlar.
Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun.
Gerçekten sen onları dosdoğru olan bir yola çağırıyorsun.
Ve, doğrusu sen onları gerçekten dosdoğru bir yola çağırıyorsun;
Aslında sen onları dosdoğru yola çağrıyorsun.
Gerçekten sen onları dosdoğru olan bir yola çağırmaktasın.
Gerçek şu ki, sen onları dosdoğru bir yola çağırıyorsun.
Sen onları doğru bir yola çağırıyorsun.
Şu bir gerçek ki, sen onları dosdoğru bir yola çağırıyorsun.
Kuşku yok ki sen onları dosdoğru yola çağırıyorsun.