وَالَّذِينَ يُؤْتُونَ مَا آتَوا وَّقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ أَنَّهُمْ إِلَى رَبِّهِمْ رَاجِعُونَ
Vellezîne yu’tûne mâ âtev ve kulûbuhum veciletun ennehum ilâ rabbihim râciûn(râciûne).
| ve ellezîne | : ve o kimseler |
| yu'tûne | : verirler |
| mâ âtev | : verecekleri şey |
| ve kulûbu-hum | : ve onların kalpleri |
| veciletun | : titreyerek |
| enne-hum | : muhakkak ki onlar, onlar ..... olduğundan |
| ilâ rabbi-him | : Rab'lerine |
| râciûne | : dönenler, rücu edenler |
(57-58-59-60-61) Hakıykaten Rablerini büyük tanıyıb (Onun korkusuyle) rikkate gelenler, Rablerinin âyetlerine îman etmekde sebat gösterenler, Rablerine eş tutmaz olanlar, Rablerinin huzuruna döneceklerinden yürekleri kork (u ile çarp) arak vergilerini verenler (yok mu?) İşte bunlardır ki hayırlarda sür'at yarışı yaparlar ve bunlar onun için tâ önde gidenlerdir.
Ve o kimseler ki, onlar Rablerinin huzuruna muhakkak varacaklarından dolayı kalpleri şiddetli korkarak verdiklerini (sadakaları vesâireyi) verirler.
Ve rablarının huzuruna varacaklarından yürekleri çarparak vergilerini verenler
Ve Rablerinin huzuruna varacaklarından yürekleri çarparak vergilerini verenler,
Ve, Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalpleri titreyerek yapanlar;
(57-61) Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler.
Rabblerine dönecekleri için verdiklerini kalpleri ürpererek verenler,
Ve Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalpleri çarparak yapanlar;
Onlar ki kendilerine verilen (nîmetler)den (Allah yolunda muhtaçlara) verirler ve Rablarına mutlaka döneceklerini (bildikleri) için kalbleri ürperir;
Rab’lerine dönüp hesaba çekileceklerinden, yaptıkları hayırları kalpleri titreyerek yapanlar.
Rablerinin huzuruna varacaklarından kalbleri korkarak verdiklerini (zekâtlarını) verenler,
Ve Rabblarına döneceklerinden kalbleri ürpererek vermeleri gerekenleri verenler,
Öyle kişilerdir onlar ki verecekleri neyse verirler ve yürekleri, şüphesiz olarak dönüp Rablerinin tapısına varacaklarını bildikleri için korkuyla dolar.
Ve Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalpleri çarparak yapanlar;
Ve gerçekten Rablerine dönecekler diye, vermekte olduklarını kalpleri ürpererek verenler;
(57-61) Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine es kosmayanlar, Rablerine donecekleri icin kalbleri urpererek vermeleri gerekeni verenler, iste onlar iyi islerde yaris ederler, o ugurda ileri gecerler.
Ve onlar ki, Rabb'lerine dönecekler diye kalpleri ürpererek verdikleri şeyi verirler.
Ve gerçekten rablerine dönecekler diye vermekte olduklarını kalpleri ürpererek verenler;
sonunda Rablerine dönecekleri düşüncesi içinde kalpleri titreyerek vermeleri gerekeni verenler:
Rab’lerine dönecek oldukları için kalpleri çarparak vereceklerini verenler..
Ve onlar gerçekten Rablerine dönecekler diye, vermekte olduklarını kalpleri ürpererek verenler;
Verdiklerini de, Rablerinin huzuruna varacaklarının bilinci içinde, kalpleri ürpererek verirler.
Verdiklerini, Rablerinin huzûruna dönecekleri düşüncesiyle kalbleri korkudan ürpererek verirler.
Onlar ki, verdiklerini, Rablerine dönecekleri için kalpleri ürpererek verirler;
Rab'lerine döneceklerinin bilincinde olarak verenler,
Rabblerine döneceklerinden yürekleri korku ile ürpererek zekâtlarını verenler,
Ve Rabblerinin huzuruna döneceklerinden yürekleri çarparak zekâtlarını verenler!..
(zekât ve sadakadan) verdiklerini, Rabblerin huzuruna dönecekler diye kalpleri korku ile ürpererek verenler (var ya)!
Verdiklerini, Rablerine dönecekleri için, kalpleri ürpererek verenler,
Ve Rabbleri Cella Şânühu'ya rücu edeceklerinden kalpleri titreyerek vereceklerini (zekât ve sadakalarını) verirler.
Ve onlar ki Rabblerinin huzuruna döneceklerine inandıklarından, verdikleri hayır ve sadakaları kalpleri korku ile ürpererek verirler.
Ve Rabblerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalpleri çarparak yapanlar.
Rabblerinin huzuruna döneceklerinden, yürekleri titreyerek verecekleri (zekât, sadaka gibi vergileri)'ni verenler (var ya)...
Kalpleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler...
“Ve şüphesiz Rablerine dönücüler olduklarından verdiklerini kalpleri titreyerek verenlerdir.”
Onlar verdiklerini Rablerinin huzuruna dönecekleri korkusuyla kalbleri ürpererek verirler.
(57-58-59-60-61) Şüphesiz Rablerine karşı duydukları derin saygıdan dolayı tir tir titreyenler, Rablerinin mesajlarına inananlar, Rablerine şirk koşmayanlar, en sonunda yine Rablerine döneceklerine inandıklarından, yüreklerinde tarifsiz bir ürperti duyarak vermeleri gerekeni verenler: İşte onlardır hayırlarda öne geçmek için can atanlar; nitekim onlardır bu konuda öne geçecek olanlar.
(60-61) Yaptıklarını Rabblerine döneceklerinden korktukları için kalpleri titreyerek yapanlar… İşte bunlar hayır işlerinde koşuşurlar ve hayır işlerine en önde giderler.
(59-60-61)Rablerine asla eş-ortak katmayanlar, Rablerine döneceklerine (inandıklarından) yürekleri titreyerek vereceklerini verenler, onlar hayır işlerine koşarak yarışırlar ve hayır işlerine varmakta ileri geçerler.
Rablerine döneceklerinden, verdiklerini kalpleri korkarak verirler.
Ve şunlar ki, kendilerine verilenden verirler ve Rabblerinin huzuruna döneceklerinden kalpleri titrer.
Ve, Rabblerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalpleri titreyerek yaparlar.