فَلَيْسَ لَهُ الْيَوْمَ هَاهُنَا حَمِيمٌ
Fe leyse lehul yevme hâhunâ hamîm(hamîmun).
| fe | : o zaman, artık |
| leyse | : değildir, yoktur |
| lehu | : onun için, ona, onun |
| el yevme | : o gün |
| hâhunâ | : burada |
| hamîmun | : samimi, yakın dost |
«Onun için bugün burada kendisine (acıyacak) hiçbir yakın (ve dost) yokdur».
(35-36) Artık onun için burada bir şefkatli karîb yoktur. Ve yemek de yoktur, kanlı irinden olan müstesna.
bu gün de ona yok kanı sıcak bir hısım
Bugün de ona burada kanı sıcak bir yakın yoktur.
Bu sebeple bugün burada onun candan bir dostu yoktur.
'Bu sebeple burada bugün onun bir acıyanı yoktur.'
“Bu sebeple, bugün burada onun samimi bir dostu yoktur.”
Bu sebeple, bugün burada onun candan bir dostu yoktur.
O sebeple bugün onun, burada candan sıcak bir dostu ve yakını yoktur.
Bugün artık burada O’nun bir dostu olmaz.
Bugün de ona, burada (yardım edecek) bir yakın yok;
Onun için bugün burada kendisine bir acıyan yoktur.
Artık bugün, ona, burada bir dost yok.
Bu sebeple, bugün burada onun candan bir dostu yoktur.
"Bundan dolayı bugün, kendisine hiçbir sıcak dost yoktur."
«Bu sebeple burada bugun onun bir aciyani yoktur.»
Bugün onun için candan bir dost yoktur.
"Bundan dolayı bugün kendisine hiçbir sıcak dost yoktur."
bundan dolayı bugün ne bir dostu var,
Bugün onun için hiçbir yakın yoktur.
«Bundan dolayı bugün, kendisine hiçbir sıcak dost yoktur.»
O gün orada ona ne bir candan dost vardır,
Bugün burada onun için candan bir dost yoktur.
"Bugün onun için burada bir sıcak dost yoktur."
Bu yüzden onun buralarda bir dostu yoktur.