وَلَا طَعَامٌ إِلَّا مِنْ غِسْلِينٍ
Ve lâ taâmun illâ min gıslîn(gıslînin).
| ve lâ | : ve yoktur |
| taâmun | : yiyecek yemek |
| illâ | : den başka |
| min gıslînin | : kanlı irin |
«Ğıslîn» den başka yiyecek de yokdur,
(35-36) Artık onun için burada bir şefkatli karîb yoktur. Ve yemek de yoktur, kanlı irinden olan müstesna.
Ne de bir taam, bir «gıslîn» den başka
Bir irinden başka bir yiyecek de yoktur.
Bir irinden başka yiyecek de yok.
(36-37) 'Günahkarların yiyeceği olan kanlı irinden başka bir yiyeceği de yoktur.'
“Kanlı irinden başka bir yiyeceği de yoktur.”
(36-37) Ancak günahkârların yediği kanlı irinden başka yiyeceği de yoktur.
Yiyecek olarak da ancak Gıslîn (=Zakkum'a benzer bir ağaç veya kan irin karışımını andıran fena bir sıvı) vardır.
Yiyecek olarak da cehennemliklerin irininden başka bir şey bulunmaz.
Cehennemliklerin irininden başka bir yiyecek de yok...
Ğıslin'den başka yiyecek de yoktur.
Ve irinden başka bir yemek de yok.
İrinden başka yiyecek de yoktur.
"İrin ve kan karışımından başka bir yemek yoktur."
(36-37) «unahkarlarin yiyecegi olan kanli irinden baska bir yiyecegi de yoktur."*
İrinden başka yiyecek yoktur.
"İrin ve kan karışımından başka bir yemek yoktur."
ne de pislikten başka bir yiyeceği,
Bu sebeple bugün pislikten başka hiçbir yiyecek yoktur.
«İrin ve kan karışmadan başka bir yemek yoktur.»
Ne de irinden başka yiyecek.
İrinden başka yiyecek de yoktur.
"Yıkananların atık sularından başka yemek de yoktur."
Hiç bir yiyeceği de... İrin hariç,