فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ
Fî cennetin âliyeh(âliyetin).
| fî cennetin | : cennette |
| âliyetin | : yüksek, yüce |
yüksek bir cennetde.
Bir yüksek cennet içindedir.
Yüksek bir Cennettedir
Yüksek bir cennettedir.
Yüksek bir cennettedir.
(21-23) Artık o, meyveleri sarkmış, yüksek bir bahçede, hoş bir yaşayış içindedir.
Yüksek bir cennettedir.
(21-23) Artık o, meyveleri sarkmış yüce bir cennette hoşnut kalacağı bir hayat içindedir.
Yüksekçe bir Cennet'tedir.
Çok güzel ve pek kıymetli cennet bahçelerindedir.
Yüksek bir cennettedir.
Yüksek bir cennette,
Yüce cennettedir.
Yüce bir cennette,
Yüksek bir cennette.
(21-23) Artik o, meyveleri sarkmis, yuksek bir bahcede, hos bir yasayis icindedir.
Yüksek bir bahçede ki,
Yüksek bir cennette.
yüce bir cennette,
Yüksek bir cennette..
Yüksek bir cennette.
Yüksek bir Cennettedir.
Yüksek bir bahçede.
Yüksek bir bahçe içindedir.
Yüksek bir cennette (bahçede),