ثُمَّ فِي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعًا فَاسْلُكُوهُ
Summe fî silsiletin zer’uhâ seb’ûne zirâan feslukûh(feslukûhu).
| summe | : sonra |
| fî silsiletin | : zincir içinde |
| zer'u-hâ | : onun uzunluğu |
| seb'ûne | : 70 |
| zirâan | : arşın |
| fe uslukû-hu | : öylece onu sevkedin |
«(Bundan) sonra da onu, yetmiş arşın uzunluğunda bir zincir içinde, oraya sokun».
(32-33) «Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincir içinde olarak onu sevkedin. Muhakkak ki o, azîm olan Allah'a imân etmez idi.»
Sonra bir zincirde, ki boyu yetmiş arşın, yollayın onu
Sonra da boyu yetmiş arşın bir zincirde yollayın onu!
«Sonra da boyu yetmiş arşın zincir içerisinde onu oraya sokun.»
'Sonra onu boyu yetmiş arşın olan zincire vurun';
“Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu.”
Sonra da onu yetmiş arşın uzunluğunda bir zincir içinde oraya sokun!
Sonra boyu yetmiş arşın bir zincire vurup yollayın.
Sonra da onu, yetmiş arşın uzunluğundaki zincire vurun!"
Sonra, boyu yetmiş arşın bir zincirde, onu oraya sürün.”
Sonra da onu, boyu yetmiş arşın olan zincire vurun.
Sonra da onu, boyu yetmiş zirâ, bir zincire vurun.
Sonra da onu yetmiş arşın uzunluğunda bir zincir içinde oraya sokun!
"Daha sonra onu, uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincire vurup gönderin."
«Sonra onu boyu yetmis arsin olan zincire vurun";
Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu!
"Daha sonra onu, uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincire vurup gönderin."
ve sonra (kendisi gibi suçluların bağlandığı) bir zincire bağlayın, uzunluğu yetmiş arşın olan (bir zincire):
Sonra da onu yetmiş arşın boyundaki zincire vurun ve sürün.
«Daha sonra onu, uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincire vurup gönderin.»
Yetmiş arşın zincire vurun.
"Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu!"
"Sonra, boyu yetmiş arşın olan bir zincirde yollayın onu!"
Sonra, onu yetmiş arşın boyunda bir zincire vurun.