وَإِنَّهُ لَحَقُّ الْيَقِينِ
Ve innehu le hakk'ul yakîn(yakîni).
| ve inne-hu | : ve muhakkak ki o |
| le | : elbette, gerçekten |
| hakk'u el yakîni | : Hakk'ul yakîn, kesin olarak Hakk'ı bilmektir |
Hiç şüphesiz ki o (Kur'an) kat'î bilginin tam gerçeğidir.
Ve şüphe yok ki O, bilâşekk, gerçek bir hakîkattır.
Ve o hiç şübhesiz hakkulyakîn'dir
O, hiç şüphesiz, gerçeğin ta kendisidir.
Gerçekten o, şüphe götürmez bir bilgidir.
O, şüphesiz kesin gerçektir.
Şüphesiz Kur’an, gerçek kesin bilgidir.
Ve o, gerçekten kat'î bilginin ta kendisidir.
Gerçekten o, kesinlik ifâde eden bir hakikattir.
(50-51) Şüphesiz o, kâfirler için büyük bir pişmanlık ve karşılaşacakları kesin bir gerçektir.
Muhakkak o Kur’an, şüphe götürmez bir gerçektir.
Hiç şüphesiz ki o; kesin gerçektir.
Ve şüphe yok ki o, elbette gerçeğin ta kendisidir.
Ve o, gerçekten kat'î bilginin ta kendisidir.
Ve şüphesiz o, kesin bir gerçektir (hakku'l-yakîn).
O, suphesiz kesin gercektir.
O, şüphesiz kesin gerçektir.
Ve şüphesiz o, kesin bir gerçektir (hakku'l yakin).
çünkü o, mutlak hakikattir!
O, kesin bir gerçektir.
Ve şüphesiz o, kesin bir gerçektir (hakku'l-yakin).
O kesin ve kuşkusuz gerçeğin tâ kendisidir.
O, kesin gerçektir.
Ve o, kesin bilginin tam gerçeğidir.
O, kuşkusuz mutlak gerçektir.