فَإِذَا جَاءتِ الصَّاخَّةُ
Fe izâ câetis sahhâh(sahhâtu).
| fe | : fakat |
| izâ | : olduğu zaman |
| câet(i) | : geldi |
| es sâhhatu | : sağır edici büyük gürleme |
Fakat o kulakları sağır edercesine haykıracak olan ses geldiği zaman,
Sonra o pek kuvvetli sayha geldiği vakit.
Amma geldiği vakıt o Sahha (o sayhasını dinletecek belâ)
Ama o sayha (gürültüsünü dinletecek bela) geldiği zaman,
Kulakları sağır eden o gürültü geldiğinde,
O muazzam gürültü, kıyamet kopup geldiği zaman;
(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.
Kulakları sağır eden o ses geldiğinde,
Kulakları sağırlaştıracak o Kıyamet gürültüsü geldiğinde ;
Ama vakti gelip de o kulakları patlatan dehşetli gün geldiği zaman
Amma kıyamet sayhası geldiği zaman,
O büyük gürültü geldiği zaman;
Derken âdetâ kulakları sağır eden o bağırış gelip çattı mı.
Kulakları sağır eden o ses geldiğinde,
Fakat 'kulakları patlatırcasına olan o gürleme' geldiği zaman,
O muazzam gurultu, kiyamet kopup geldigi zaman;
Kulakları sağır edercesine yüksek o gürültü geldiği zaman.
Fakat 'kulakları patlatırcasına olan o gürleme' geldiği zaman,
Ve böylece, (yeniden dirilmenin) o kulakları sağır eden çağrısı duyulduğunda,
O büyük gürültü geldiği zaman,
Fakat 'kulakları patlatırcasına olan o gürleme' geldiği zaman,
O müthiş ses kulaklara çarptığında,
Çarpınca kulakları sağır eden o gürültü geldiği zaman,
Şiddetle çarpanın çıkardığı korkunç ses geldiğinde,
Sonra, o müthiş patlama gerçekleşince,