أَنَّا صَبَبْنَا الْمَاء صَبًّا
Ennâ sabebnel mâe sabbâ(sabben).
| ennâ | : nasıl |
| sabebnâ | : akıttık |
| el mâe | : su |
| sabben | : akıtarak |
Hakıykat biz, o suyu (yağmuru) bol bol dökdük.
(25-27) Şüphe yok ki, bir suyu bir dökmekle döküverdik. Sonra yeri bir yarmakla yarıverdik. Artık onda daneler bitirdik.
Biz o suyu bir döküş dökmekteyiz
Biz, o suyu bir döküş (bol bol) dökmekteyiz.
Biz o suyu bol bol döktük.
Doğrusu suyu bol bol indirmekteyiz.
Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık.
(25-32) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzüm bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir.
Şüphesiz ki biz suyu döker de dökeriz, (İhtiyaç nisbetinde yağmur yağdırırız).
(24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık.
Doğrusu Biz; o suyu, bol bol indirdik.
Şüphe yok ki biz, bir yağmurdur, yağdırdık.
Yağmurlar yağdırdık,
Biz şüphesiz, suyu akıttıkça akıttık,
Dogrusu suyu bol bol indirmekteyiz.
O suyu döktükçe döktük.
Biz şüphesiz, suyu akıttıkça akıttık,
(nasıl) suyu bolca indirmekteyiz;
Ki, biz suyu döktükçe döktük.
Hiç şüphe yok biz, suyu akıttıkça akıttık,
Biz suyu bol bol yağdırdık.
Biz suyu iyice döktük.
Biz suyu döktük de döktük.
Biz suyu döktükçe döktük.