أُوْلَئِكَ هُمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ
Ulâike humul keferetul fecerah(feceratu).
| ulâike | : işte onlar |
| hum(u) | : onlar |
| el keferetu | : kâfir, inkâr eden |
| el feceratu | : facir |
İşte bunlar kâfirler, fâcirlerdir.
İşte kâfirler, facirler olan, onlardır.
İşte onlar o kefere-i fecere
İşte onlardır, o kafirler, facirler (yoldan sapmış günahkarlar).
İşte onlardır kâfirler, haktan sapanlar.
İşte bunlar inkarcı olanlar, Allah'ın buyruğundan çıkanlardır.
İşte onlar, kâfirlerdir, günaha dalanlardır.
(40-42) Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır.
İşte bunlar kâfirler ve tacirler (Allah'ı inkâr edenler, günah işleyip haklara tecâvüz edenler)dir.
İşte bunlar kâfir, günaha dadanan, haktan sapan kimselerdir.
İşte bunlar, kâfirler, facirlerdir...
İşte bunlar; kafirler ve facirlerdir.
İşte onlardır kâfirler, suçlular.
İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır.
İşte onlar da, kafir, facir olanlardır.
Iste bunlar inkarci olanlar, Allah'in buyrugundan cikanlardir.*
İşte onlar hayasız pis kafirlerdir.
İşte onlar da, kafir ve facir (keferetülfecereh) olanlardır.
işte bunlar, hakikati inkar eden ve yoldan sapan kimselerdir.
İşte onlar, kafirler ve facirler, onlardır.
İşte onlar da, kâfir, facir olanlardır.
Onlar inkârcı günahkârlardır.
İşte onlar kâfirler, Hak'tan sapanlardır.
İşte bunlardır küfre sapanlar, kötülüğe batanlar.
İşte onlar inkarcılardır, sapanlardır.