وَذَكِّرْ فَإِنَّ الذِّكْرَى تَنفَعُ الْمُؤْمِنِينَ
Ve zekkir fe innez zikrâ tenfeul mû’minîn(mû’minîne).
| ve zekkir | : ve sen öğüt verip hatırlat |
| fe inne | : böylece muhakkak ki |
| ez zikrâ | : öğütle hatırlatma |
| tenfe | : fayda verir |
| el mû'minîne | : mü'minlere |
Sen (sâde Kur'an ile) va'z et. Çünkü şübhesiz öğüt mü'minlere fâide verir.
Ve sen öğüt ver. Çünkü şüphe yok, öğüt mü'minlere faide verir.
Onunla beraber va'z-u nasıhate devam et, çünkü va'z, mü'minlere fayda verir
Bununla beraber öğüt vermeye devam et; çünkü öğüt müminlere fayda verir.
Sen öğüt verip hatırlat. Çünkü, hatırlatmak müminlere fayda verir.
Öğüt ver; doğrusu öğüt inananlara fayda verir.
Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt mü’minlere fayda verir.
Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt müminlere fayda verir.
Ve sen öğüt vermeğe devam et. Çünkü gerçekten hatırlatmada bulunup öğüt vermek mü'minlere fayda verir.
Bununla beraber yine de hatırlatıp öğüt ver! Zira gerçeği hatırlatıp nasihatte bulunma, inananlara ve inanacaklara fayda verir.
Sen, (Kur’an ile) öğüd ver çünkü öğüd ve nasihat müminlere fayda verir.
Sen, öğüt ver. Çünkü öğüt mü'minlere fayda verir.
Ve öğüt ver, gerçekten de öğüt, inananlara fayda verir.
Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt müminlere fayda verir.
Sen öğüt verip hatırlat! Çünkü gerçekten öğütle hatırlatma, mü'minlere yarar sağlar.
Ogut ver; dogrusu ogut inananlara fayda verir.
Ancak yine de hatırlat, çünkü hatırlatmak, mü'minlere fayda verir.
Sen öğüt verip hatırlat! Çünkü gerçekten öğütle hatırlatma, inançlılara yarar sağlar.
ama yine de (kulak veren herkese) hatırlatmaya devam et! Çünkü bu hatırlatmalar müminlere fayda sağlar.
Öğüt ver, çünkü öğüt inananlara fayda verir.
Sen öğüt verip hatırlat! Çünkü gerçekten öğütle hatırlatma, mü'minlere yarar sağlar.
Öğüt vermeye devam et; çünkü öğüt mü'minlere fayda verir.
Ama yine de hatırlat, çünkü hatırlatmak inananlara yararlıdır.
Hatırlat/öğüt ver; çünkü hatırlatıp öğüt vermek müminlere yarar sağlar.
Hatırlat, çünkü hatırlatmak inananlara yarar sağlar.