وَالْأَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ
Vel arda fereşnâhâ fe ni’mel mâhidûn(mâhidûne).
| ve el arda | : ve yeryüzü, yeri |
| fereşnâ-hâ | : onu biz döşeyip yaydık |
| fe ni'me | : işte ne güzel |
| el mâhidûne | : döşeyen, düzenleyen, düzenleyici. |
Yeri de biz döşedik. (Bak biz) ne güzel döşeyiciler (iz)!
(48-51) Yeri de döşedik, ne güzel döşeyicilerdir. Ve her şeyden iki çift yarattık. Tâ ki, tefekkür edesiniz. «Artık Allah'a kaçın, şüphe yok ki, ben sizin için O'nun tarafından bir apaçık korkutucuyum. Ve Allah ile beraber başka bir ilâh ittihaz etmeyin. Muhakkak ki, ben sizin için O'ndan bir apaçık korkutucuyum.»
Arzı da döşedik, bakınız biz ne güzel döşeriz
Yeryüzünü döşedik; bakınız Biz ne güzel döşeriz.
Yeryüzünü de biz döşedik. Bakın biz onu ne güzel döşüyoruz!
Yeryüzünü biz yayıp döşedik: Ne güzel döşeyiciyiz!
Yeri de biz döşedik. Biz ne güzel döşeyiciyiz.
Yeri de döşedik. (Bak) ne güzel döşeyiciyiz!
Yeryüzünü döşedik. Ne güzeldir o döşeyenler!
Yeryüzünü de Biz döşedik, bakınız Biz ne de güzel döşedik!
Arzı da döşedik. Ne güzel döşeyiciyiz!...
Yeryüzünü Biz, döşedik. Ne güzel döşeyicileriz.
Ve yeryüzünü yayıp döşedik, daha da güzel döşeriz.
Yeri de döşedik. (Bak) ne güzel döşeyiciyiz!
Yeri de Biz döşeyip yaydık; ne güzel döşeyici(yiz).
Yeryuzunu biz yayip dosedik: Ne guzel doseyiciyiz!
Yeri biz döşedik biz ne güzel döşeyiciyiz.
Yeri de biz döşeyip yaydık; ne güzel döşeyici(yiz).
Biz yeri genişçe yaydık ve onu pek de güzel düzenledik!
Yeryüzünü de yayıp döşedik. Ne güzel döşedik.
Yeri de biz döşeyip yaydık; ne güzel döşeyici olanlar(ız) .
Yeri de Biz döşedik; ne güzel yayıp düzenliyoruz!
Yeri biz döşedik, (biz) ne güzel döşeyiciyiz.
Yeri de biz döşedik. Ne güzel döşeyicileriz!
Yeri biz döşedik; ne güzel döşeyiciyiz.