فَأَخْرَجْنَا مَن كَانَ فِيهَا مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Fe ahrecnâ men kâne fîhâ minel mû’minîn(mû’minîne).
| fe | : o zaman, sonra |
| ahrecnâ | : çıkardık |
| men kâne | : kim varsa |
| fî-hâ | : orada |
| min el mû'minîne | : mü'minlerden |
Derken orada mü'minlerden kim varsa çıkardık.
Artık orada bulunan mü'minlerden kim var ise çıkardık.
Binnetîce orada bulunan mü'minleri çıkardık
Nihayet orada bulunan müminleri çıkardık,
Nihayet biz müminlerden orada bulunan kimseleri çıkardık.
Bunun üzerine, suçlu milletin arasında bulunan müminleri çıkardık.
Orada (Lût’un yöresinde) bulunan mü’minleri çıkardık.
Bunun üzerine orada bulunan müminleri çıkardık.
Bunun için orada bulunan mü'minleri çıkardık.
Derken, oradaki müminleri şehirden çıkarma emrini verdik.
Nihayet Lût’un memleketinde bulunan müminleri (oradan) çıkardık, (ki kalan kâfirleri helâk edelim).
Bunun üzerine orada bulunan mü'minleri çıkardık.
Derken, orada inananlardan kim varsa çıkarmıştık.
Bunun üzerine orada bulunan müminleri çıkardık.
Bu arada, mü'minlerden orda kim varsa çıkardık.
Bunun uzerine, suclu milletin arasinda bulunan muminleri cikardik.
Orada mü'minlerden kim varsa çıkardık.
Bu arada, inançlılardan orda kim varsa çıkardık.
Ve zaman içinde orada bulunan (bazı) müminleri (Lut'un şehrinden) çıkardık;
Orada olan müminleri de çıkarmıştık.
Bu arada, mü'minlerden orda kim varsa çıkardık.
Mü'minlerden kim varsa oradan çıkardık.
Orada bulunan mü'minleri çıkardık.
Orada, müminlerden kim varsa çıkardık.
Sonra, orada inananlardan kim varsa çıkardık.