أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا نَّخِرَةً
E izâ kunnâ izâmen nahıreh(nahıreten).
| e | : mi |
| izâ kunnâ | : biz olduğumuz zaman |
| izâmen | : kemik |
| nahıreten | : çürüyüp dağılmış |
«Biz çürüyüb dağılmış kemikler olduğumuz vakit mı?»
«Biz mi çürümüş kemikler olduğumuz zaman?»
Ya ufalanmış kemikler olduğumuz vaktı ha?
Ya, ufalanmış kemikler olduktan sonra ha?»
«Biz, çürümüş kemikler olduktan sonra ha?»
'Ufalanmış kemik olduğumuz zaman mı?'
“Bizler çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?”
(10-11) «Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz, (hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra mı?» derler.
(10-11) (İnkarcı sapıklar) derler ki: «Biz çürüyüp ufalanmış kemikler hâline geldiğimizde acaba eski durumumuza döndürülecek miyiz?!»
(10-12) İnkârcılar alay ederek şöyle derler: "Çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz eski durumumuza getirilecekmişiz! O takdirde bu, bizim için ziyanlı bir dönüş olur!"
Çürüyüp ufalanmış kemikler olduğumuz zaman mı?”
Ufalanmış kemikler olduğumuz vakit mi?
Ufalanmış bir kemik yığını hâline geldikten sonra mı olacak bu iş?
(Hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"
"Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?"
«falanmis kemik oldugumuz zaman mi?»
Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha?
"Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?"
çürüyen kemik (yığını) olsak bile?"
-Çürüyüp ufalanmış kemikler haline geldiğimiz zaman..
«Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?»
'Ufalanmış kemiklere döndükten sonra, öyle mi?'
"Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"
"Un ufak kemikler haline geldikten sonra, öyle mi!"
'Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha!?'