فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَى
Fe innel cahîme hiyel me’vâ.
| fe | : o taktirde |
| inne | : muhakkak ki |
| el cahîme | : cehennem |
| hiye | : o |
| el me'vâ | : barınma yeri, barınacak yer |
işte muhakkak ki o alevli ateş (cehennem) onun varacağı yerin ta kendisidir.
Artık şüphe yok ki, cehennemdir, odur onun yurdu.
muhakkak Cahîmdir onun varacağı
muhakkak onun varacağı yer cehennemdir.
Kuşkusuz onun varacağı yer cehennemdir.
(37-39) İşte, azıp da dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.
(37-39) Kim azgınlık eder ve dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz, cehennem onun sığınağıdır.
(37-39) Azana ve dünya hayatını ahirete tercih edene, şüphesiz cehennem tek barınaktır.
(37-38-39) Artık kim azıp dünya hayatını seçerek tercîh etmişse, şüphesiz Cehennem onun varacağı yerdir.
Onun varacağı yer, olsa olsa cehennemdir!
Muhakkak cehennem, onun varacağı yerdir.
Şüphesiz ki onun varacağı yer; cehennemdir.
Artık cehennemdir onun yeri yurdu.
Şüphesiz cehennem (onun için) tek barınaktır.
Şüphesiz cehennem, (onun için) bir barınma yeridir.
N/A
Onun barınağı cehennemdir.
Şüphesiz cehennem, (onun için) bir barınma yeridir.
varacağı yer o yakıcı ateştir!
Cehennem onun varacağı yerdir.
Hiç şüphesiz cehennem, (onun için) bir barınma yeridir.
Barınacağı yer Cehennemdir.
Onun barınağı cehennemdir.
Cehennem, barınağın ta kendisidir.
Gidilecek yer cehennem olacaktır.