فِيمَ أَنتَ مِن ذِكْرَاهَا
Fîme ente min zikrâhâ.
| fî me | : ne var, nereden, nasıl |
| ente | : sen, sende |
| min zikrâ-hâ | : onun zikrinden |
Sende ona âid şey (bilgi) yokdur ki anlatasın.
(42-44) Sana Kıyametten sorarlar ki, onun vukû'u ne zamandır? Sen onu yâdetmek hususunda ne haldesin? Onun sonu Rabbine varır.
Nerde senden onu anlatması?
Nerde senden onu anlatması (sen nerede, onu anlatmak nerede)?!
Sen nerde, onu anlatmak nerde?!
Nerde senden onu anlatması?
Onu bilip söylemek nerede, sen nerede?
Sen onu nereden bilip bildireceksin!
Sende ona ait bilgi nerede ki anlatasın ?!
Sen nerede, onun vaktini bildirmek nerede?
Onu anlatmak sana nerden olsun? (Allah bildirmeyince...)
Senin neyine onun zamanını bildirmek.
Sen, onu ne bilirsin ki ne anlatacaksın?
Sen onu nereden bilip bildireceksin!
Onunla ilgili bilgi vermekten yana, sende ne var ki...
Nerde senden onu anlatmasi?
Sen nerede, onun vaktini söylemek nerede?
Onunla ilgili bilgi vermekten yana sende ne var ki...
Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki?
Senin neyine ondan haber vermek.
Onunla ilgili bilgi vermekten yana, sende ne var ki...
Sen onu nereden bileceksin?
Sen nerede, onun vaktini söylemek nerede?!
Nerede sende, onu hatırlatacak şey!
Onu bildirmek, (ey Muhammed) senin görevin değildir.