أَجَعَلَ الْآلِهَةَ إِلَهًا وَاحِدًا إِنَّ هَذَا لَشَيْءٌ عُجَابٌ
E cealel âlihete ilâhen vâhıdâ(vâhıden), inne hâzâ le şey’un ucâb(ucâbun).
| e | : mı |
| ceale | : kıldı, yaptı |
| el âlihete | : ilâhlar |
| ilâhen | : ilâh |
| vâhiden | : bir, tek, bir tek |
| inne | : muhakkak |
| hâzâ | : bu |
| le | : elbette, gerçekten |
| şey'un | : bir şey |
| ucâbun | : acayip, şaşılacak |
«O, (bütün) Tanrıları birtek Tanrı mı yapmış? Bu, cidden acâib bir şey»!
(4-5) Ve kendilerine içlerinden bir korkutucunun gelmesinden dolayı taaccübe düştüler ve o kâfirler dedi ki: «Bu, bir yalancı sâhirdir.» «İlâhları bir ilâh mı kılmış? Şüphe yok bu, elbette pek ziyâde acaip bir şey.»
İlâhları hep bir ilâh mı kılmış? Bu cidden şaşılacak bir şey, çok tuhaf
İlahları bir tek ilah mı kılmış? Bu gerçekten şaşılacak birşey, çok tuhaf!
«İlâhları, bir tek ilâh mı kılmış? Bu gerçekten şaşılacak bir şey, çok tuhaf!»
(4-5) Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaşmışlardı. İnkarcılar: 'Bu, pek yalancı bir sihirbazdır; tanrıları tek bir tanrı mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir' demişlerdi.
“İlâhları bir tek ilâh mı yaptı? Gerçekten bu çok tuhaf bir şey!”
(4-5) Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve kâfirler: Bu pek yalancı bir sihirbazdır! Tanrıları, tek tanrı mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir! dediler.
Tanrıları tek bir tanrı mı yapıyor ?! Doğrusu bu şaşılacak şey! dediler.
(4-5) İçlerinden kendilerini uyarıp irşad edecek birinin gelmesine her nedense şaşırdılar ve o kâfirler: "Bu bir sihirbaz, bir yalancı! İşte tutmuş bunca ilahı bir tek ilah yapmış! Bu gerçekten şaşılacak, çok tuhaf bir şey!" dediler.
İlâhları tek bir ilâh mı yapmış? Doğrusu bu, şaşılacak bir şey!”
Tanrıları bir tek tanrı mı kıldı? Doğrusu bu, şaşırtıcı bir şey.
Mâbutları bir tek mâbut mu kabûl etmiş? Gerçekten de bu, elbette pek şaşılacak şey.
Tanrıları, tek tanrı mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir! dediler.
"İlahları bir tek ilah mı yaptı? Doğrusu bu, şaşırtıcı bir şey."
(4-5) Aralarindan bir uyaricinin gelmesine sasmislardi. Inkarcilar: «Bu, pek yalanci bir sihirbazdir; tanrilari tek bir tanri mi yapti? Dogrusu bu tuhaf bir seydir» demislerdi.
Tanrıları bir tek tanrı mı yapıyor? Bu, cidden tuhaf bir şeydir.
"Tanrıları bir tek tanrı mı yaptı? Doğrusu bu şaşırtıcı bir şey."
O, bütün ilahları (reddedip) bir (tek) ilah olduğunu mu iddia ediyor? Doğrusu, bu çok tuhaf bir şeydir!"
İlahları tek bir ilah mı yaptı? Bu, hayret edilecek bir şeydir.
«İlahları bir tek ilah mı yaptı? Doğrusu bu, şaşırtıcı bir şey.»
'Tanrıları tek bir tanrı mı yapacakmış? Ne acaip şey bu böyle?'
"Tanrıları bir tek tanrı mı yaptı? Bu, cidden tuhaf bir şeydir."
"İlahları bir tek tanrı mı yapmış? Bu, gerçekten hayret edilecek bir şey!"
'Tanrıları tek tanrı mı yaptı? Bu, gerçekten çok tuhaf!'