يَغْشَى النَّاسَ هَذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ
Yagşân nâs(nâse), hâzâ azâbun elîm(elîmun).
| yagşâ | : kaplar, sarar |
| en nâse | : insanlar |
| hâzâ | : bu |
| azâbun | : azap |
| elîmun | : elîm, acı |
(Öyle bir duman ki bütün) insanları saracakdır o. «Bu, pek yaman bir azâb» (diyecekler).
İnsanları saracaktır. Bu, bir acıklı azabtır.
Ki nâsı saracaktır, bu bir elîm azâbdır
ki insanları saracaktır; bu acı bir azaptır.
(10-11) Ey Muhammed! Şimdi sen göğün, insanları bürüyecek açık bir duman getireceği günü gözetle! Bu acı bir azabdır.
(10-11) Göğün, insanları bürüyecek ve gözle görülecek bir duman çıkaracağı günü bekle; bu, can yakan bir azabdır.
(O duman) insanları bürür. Bu, elem dolu bir azaptır.
(10-11) Şimdi sen, göğün, insanları bürüyecek açık bir duman çıkaracağı günü gözetle. Bu, elem verici bir azaptır.
(10-11) (Ey Peygamber!) Artık göğün, insanları saracağı bir dumanla geleceği günü gözetle. Bu elem verici bir azâbdır.
(10-11) O halde sen göğün, bütün insanları saracak olan aşikâr bir duman çıkaracağı günü gözle. Bu, gayet acı bir azaptır.
Öyle bir duman ki, bütün insanları saracaktır. Bu acıklı bir azabdır.
İnsanları bürüyecektir. Bu; elim bir azabdır.
Bütün insanlara yayılır, budur elemli azap.
Duman insanları bürüyecektir. Bu, elem verici bir azaptır.
(Bu duman) insanları sarıp kuşatıverir. İşte bu, acı bir azabtır.
(10-11) GOgun, insanlari buruyecek ve gozle gorulecek bir duman cikaracagi gunu bekle; bu, can yakan bir azabdir.
Duman, insanları bürüyecektir. Bu, acı bir azabtır.
(Bu duman) insanları sarıp kuşatıverir. İşte bu, acı bir azabtır.
bütün insanlığı sarıp kuşatan (ve günahkarları) "Bu azap ne acı!" (diye feryad ettiren ve)
İnsanları bürür. Bu, acı bir azaptır.
(Bu duman) İnsanları sarıp kuşatıverir. İşte bu, acıklı bir azabtır.
O duman insanları kaplar. İşte bu acı bir azaptır.
(Duman) İnsanları sarar. Bu, acı bir azâbdır.
İnsanları kuşatıp sarar. İnletici bir azaptır bu.
İnsanları çepeçevre saracaktır; bu acı bir azaptır.