وَلَا يَسْأَلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا
Ve lâ yes’elu hamîmun hamîmâ(hamîmen).
| ve lâ yes'elu | : ve sormaz |
| hamîmun | : yakın, şefkatli dost |
| hamîmen | : yakın, şefkatli dostu |
hiçbir hısım bir hısımı sormayacak.
(9-10) Dağlar da atılmış rengârenk yün gibi olacaktır. Hiçbir dost da bir dostu sormaz.
Ve bir hısım bir hısıma halini sormaz
Ve bir dost dosta halini sormaz.
Dost dostun halini soramaz.
Hiç bir dost diğer bir dostunu sormaz.
(O gün) hiçbir samimi dost, dostunu sormaz.
Dost, dostu sormaz.
Candan hiçbir dost, candan bir dostunu sormaz.
(10-14) Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz. Her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini, kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister.
Hiç bir yakın (akraba), bir yakına halini sormaz.
Hiç bir yakın bir yakınını sormaz.
Ve hiçbir dost, dostunu sormaz.
Dost, dostu sormaz.
(Böyle bir günde) Hiçbir yakın dost bir yakın dostu sormaz.
Hic bir dost diger bir dostunu sormaz.
Dost dostun halini sormaz.
(Böyle bir günde) Hiçbir yakın dost bir yakın dostu sormaz.
ve hiç kimsenin arkadaşını(n durumunu) sormayacağı,
Hiçbir yakın bir yakınını soramaz.
(Böyle bir günde) Hiçbir yakın dost bir yakın dostu sormaz.
Dost dostun halini sormaz.
Dost dostun halini sormaz.
En yakın dostlar birbirlerinin halini sormaz/bir dost bir dostundan bir şey isteyemez.
Dost dostun durumunu sormaz.