وَالَّذِينَ هُم بِشَهَادَاتِهِمْ قَائِمُونَ
Vellezîne hum bi şehâdâtihim kâimûn(kâimûne).
| ve ellezîne | : ve onlar, olanlar |
| hum | : onlar |
| bi | : ...e |
| şehâdâti-him | : onların şahitlikleri |
| kâimûne | : kaim olanlar, ikame edenler, devam edenler, şahitliğe her zaman hazır ve dürüst olanlar |
Sahiciliklerini (dosdoğru) yapanlar,
(32-33) Ve onlar ki emanetlerine ve ahdlerine riâyet ederler. Ve onlar ki, şehâdetlerini doğruca ikame ederler.
Ve onlar ki şâhidliklerinde dürüstürler
Ve onlar ki, şahitliklerinde dürüstdürler.
Şahitliklerinde dürüsttürler.
Şahidliklerini gereği gibi yapanlar,
Onlar, şahitliklerini dosdoğru yapan kimselerdir.
Şahitliklerini (dosdoğru) yapanlar;
Şahitliklerini dosdoğru yerine getirirler.
Onlar şahitliklerini dürüstçe ifa ederler.
Onlar ki, şahidliklerinde dürüstlük yaparlar,
Ve onlar ki; şahidliklerini gereği gibi yaparlar.
Ve öyle kişilerdir onlar ki tanıklıklarında doğrudurlar.
Şahitliklerini (dosdoğru) yapanlar;
Şahidliklerinde dosdoğru davrananlardır.
sahidliklerini geregi gibi yapanlar,
Şahidliklerini yaparlar.
Şahidliklerinde dosdoğru davrananlardır.
ve şahitlik yaptıkları zaman kararlı duranlar;
Onlar, şahitliklerini doğru olarak yerine getirirler.
Şahidliklerinde de dosdoğru davrananlardır.
Onlar şahitliklerini dosdoğru yaparlar.
Şâhidliklerini yaparlar.
Bunlar, tanıklıklarını tam yaparlar.
Gereği gibi tanıklıkta bulunurlar;