مَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ
Mâ lekum, keyfe tahkumûn(tahkumûne).
| mâ | : ne |
| lekum | : size |
| keyfe | : nasıl |
| tahkumûne | : hüküm veriyorsunuz |
Size ne oluyor? Nasıl böyle hükmediyorsunuz?
(34-36) Şüphe yok ki muttakîler için Rableri indinde naim cennetleri vardır. Ya müslümanları o günahkârlar gibi kılar mıyız? Sizin için ne var, nasıl hükmediyorsunuz?
Neniz var? Nasıl hukm ediyorsunuz?
Neyiniz var, nasıl hükmediyorsunuz?
Neyiniz var, nasıl hüküm veriyorsunuz?
Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz?
Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?
Ne oluyor size ? Nasıl hükmediyorsunuz?..
Neyiniz var, nasıl olur da böyle bir şey iddia edebilirsiniz? Ne biçim hüküm veriyorsunuz öyle?
(Ey kâfirler, öldükten sonra müminle kâfir müsavi olur demekle) neyinize güveniyorsunuz? Nasıl (böyle yanlış) hüküm veriyorsunuz?
Ne oluyor size, nasıl hükmediyorsunuz?
Ne oldu size ki? Nasıl hükmediyorsunuz?
Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?
Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz?
Ne oluyorsunuz? Ne bicim hukmediyorsunuz?
Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?
Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz?
Sizin neyiniz var? (Haklı ile haksız arasındaki) yargınızı neye dayandırıyorsunuz?
Ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz?
Size ne oluyor? Siz nasıl hüküm veriyorsunuz?
Ne oluyor size? Nasıl bir yargıya varıyorsunuz böyle?
Neyiniz var, nasıl hüküm veriyorsunuz?
Neniz var sizin, nasıl hüküm veriyorsunuz?
Neyiniz var, ne biçim hüküm veriyorsunuz?