مَا أَنتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍ
Mâ ente bi ni’meti rabbike bi mecnûn(mecnûnin).
| mâ | : değil |
| ente | : sen |
| bi ni'meti | : ni'meti ile, ni'meti sayesinde |
| rabbi-ke | : senin Rabbin, Rabbinin |
| bi mecnûnin | : mecnun |
(Habîbim) sen, Rabbinin ni'meti sayesinde, bir mecnun değilsin.
Sen Rabbinin nîmeti sayesinde mecnûn değilsin.
Sen rabbının ni'meti ile, mecnun değilsin
sen Rabbinin nimeti sayesinde, deli değilsin.
Sen Rabbinin nimetiyle mecnun değilsin.
(1-2) Nun; kalem ve onunla yazılanlara and olsun ki, sen Rabbinin nimetine uğramış bir kimsesin, deli (cinlenmiş) değilsin.
(1-2) Nûn. (Ey Muhammed) Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına ki, sen Rabbinin nimeti sayesinde, bir deli değilsin.
(1-2) Nûn. Kaleme ve (kalem tutanların) yazdıklarına andolsun ki (Resûlüm), sen -Rabbinin nimeti sayesinde- mecnun değilsin.
Sen, Rabbin nîmetiyle (şımarıp dengeni kaybeden) bir çılgın değilsin.
Rabbinin lütfuyla, deli değilsin.
Sen (Ey Rasûlüm, ikram edildiğin) Rabbinin (peygamberlik) nimeti ile bir mecnûn değilsin;
Sen, nimeti sayesinde bir deli değilsin.
Sen, Rabbinin nîmeti sâyesinde deli değilsin.
Sen -Rabbinin nimeti sayesinde- mecnun değilsin.
Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin.
(1-2) Nun; kalem ve onunla yazilanlara and olsun ki, sen Rabbinin nimetine ugramis bir kimsesin, deli degilsin.
Sen, Rabbinin nimetiyle cinlenmiş değilsin.
Sen, rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin.
Sen bir deli değilsin, Rabbinin nimeti sayesinde!
Sen Rabbinin nimeti sayesinde cinlenmiş değilsin.
Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin.
Rabbinin nimeti sayesinde, sen bir mecnun değilsin.
Sen, Rabbinin ni'metiyle cinlenmiş (deli) değilsin.
Ki sen, cin tasallutuna uğramış değilsin; Rabbinin nimeti sayesinde,
Sen Rabbinin nimetiyle delirmiş değilsin.