فَإِذَا بَرِقَ الْبَصَرُ
Fe izâ berikal basar(basaru).
| fe | : artık |
| izâ | : olduğu zaman |
| berika | : (göz) kamaşması |
| el basaru | : bakış |
(7-8-9) İşte göz (hayret ve dehşetle) kamaşdığı, ay tutul (ub karardığı, güneşle ay bir araya getirildiği zaman,
(6-7) Sorar ki Kıyamet günü ne zamandır? Artık o zaman ki, göz kamaşmış bir halde bulunur.
Ne vakıt ki o göz şimşek çakar
Ne zaman ki o göz şimşek çakar,
Ne zaman ki o göz şimşek çakar,
(7-10) Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: 'kaçacak yer nerede?' der.
(7-10) Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan “kaçış nereye?” diyecektir.
(7-9) İşte, göz kamaştığı, ay tutulduğu, güneşle ay biraraya getirildiği zaman!
Göz şimşek çakar (gibi kamaştığı),
Gözler kamaşıp karardığı,
(Allah buyurmuştur ki): Göz, (dehşetten) ne vakit ki dikilir,
Göz kamaştığında,
Ve şaşırıp gözler dikilince.
İşte, göz kamaştığı,
Ama göz 'kamaşıp da kaydığı,'
(7-10) Gozun kamastigi, ayin tutuldugu, gunes ve ayin bir araya getirildigi zaman, iste o gun insan: «Kacacak yer nerede?» der.
Gözler korkudan fıldır fıldır döndükleri zaman,
Ama göz 'kamaşıp da kaydığı',
Ama (o Gün,) gözler korku ile açıldığında,
-Göz kamaştığı zaman..
Ama göz 'kamaşıp da kaydığı,'
Göz kamaştığında,
Ama göz (güneş gibi ortaya çıkan gerçeğin karşısında) kamaştığı,
Göz şimşek çaktığında,
Gözün kamaştığı,