مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ
Merecel bahreyni yeltekıyân(yeltekıyâni).
| merece | : akıttı |
| el bahreyni | : iki deniz |
| yeltekıyâni | : ikisi karşılaşacak, birbirine kavuşacak |
(Suyu acı ve tatlı) iki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermişdir.
(O) İki denizi salıvermiştir, birbirine kavuşurlar.
Salmış iki deryayı demâdem çatışırlar
Salıvermiş iki denizi daima birbirleri ile çatışıyorlar;
(Acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar.
Acı ve tatlı sulu iki denizi birbirine kavuşmamak üzere salıvermiştir.
(Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar.
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
Birbirine kavuşmak üzere iki denizi salıverdi;
O iki denizi salıverdi, birbirine kavuşurlar.
(Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiş, birbirlerine kavuşuyorlar.
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
İki denizi salmıştır, nerdeyse karışacaklar.
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi.
Aci ve tatli sulu iki denizi birbirine kavusmamak uzere salivermistir.
Acı ve tatlı sulu iki denizi birbiri üzerine salarak yanyana getirdi.
Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi.
O, birbirlerine kavuşup karışabilmeleri için iki büyük su kütlesini serbest bırakmıştır;
İki denizi birbiriyle kavuşsun diye salıvermiştir.
Birbirleriyle kavuşup karşılaşmak üzere iki denizi salıverdi.
İki denizi salıverdi ki birbirine kavuşurlar.
İki denizi salıverdi, birbirine kavuşuyorlar,
Salmıştır iki denizi; buluşup kucaklaşıyorlar.
İki denizi salmıştır; birbirlerine kavuşuyorlar.