ادْخُلُوا الْجَنَّةَ أَنتُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ تُحْبَرُونَ
Udhulûl cennete entum ve ezvâcukum tuhberûn (tuhberûne).
| udhulû | : dahil olun, girin |
| el cennete | : cennet |
| entum | : siz |
| ve ezvâcu-kum | : ve sizin eşleriniz |
| tuhberûne | : siz sevindirileceksiniz, ferahlatılacaksınız |
Sürûr ve ikram a müstağrak olduğunuz halde siz de, (mü'min) zevceleriniz de girin cennete.
Siz de zevceleriniz de meserretler içinde olduğunuz halde cennete giriniz.»
Girin Cennete: siz ve zevceleriniz, sürurlar, neş'eler içinde
Girin cennete siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluklar içinde!»
Siz ve eşleriniz cennete girin. Orada ağırlanıp sevindirileceksiniz.»
Şöyle denir: 'Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz.'
“Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz.”
Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz!
Sizler ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde girin Cennet'e!
Haydi siz de, eşleriniz de neş’e dolu olarak buyurun cennete!
(Onlara şöyle denir): Sevinç ve neşeler içinde olduğunuz halde, siz ve zevceleriniz girin cennete...
Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete girin.
Girin cennete siz ve eşleriniz kutlulukla, sevinerek.
Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz!
"Siz ve eşleriniz cennete girin; sevinç içinde ağırlanacaksınız."
soyle denir: «Siz ve esleriniz, agirlanmis olarak cennete giriniz.»
Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz.
Siz ve eşleriniz cennete girin; sevinç içinde ağırlanacaksınız."
Siz ve eşleriniz, sevinç ve mutlulukla cennete girin!"
Siz ve eşleriniz sevinç içinde, girin cennete!
«Siz ve eşleriniz cennete girin; sevinç içinde ağırlanacaksınız.»
Siz de, eşleriniz de, sevinç içinde girin Cennete.
"Haydi, siz cennete girin. Siz ve eşleriniz ağırlanıp sevindirileceksiniz!"
Cennete girin! Siz ve eşleriniz ikramlarla ağırlanacaksınız."
Siz ve eşleriniz cennete girin; sevinç içinde ağırlanacaksınız.