zuhruf suresi 47. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89


فَلَمَّا جَاءهُم بِآيَاتِنَا إِذَا هُم مِّنْهَا يَضْحَكُونَ

Fe lemmâ câehum bi âyâtinâ izâhum minhâ yadhakûn(yadhakûne).


fe: fakat
lemmâ: olduğu zaman
câe-hum: onlara geldi
bi âyâtinâ: âyetlerimizle
izâ-hum: o zaman onlar
min-hâ: ondan
yadhakûne: gülüyorlar, alay ediyorlar


Hasan Basri Çantay
Fakat onlara âyetlerimiz gelince bir de ne görsünler, onlar bu (âyetlere) gülüyorlar!

Ömer Nasuhi Bilmen
(46-47) Andolsun ki, Mûsa'yı âyetlerimizle Fir'avun'a ve onun cemaatine gönderdik. Binaenaleyh dedi ki: «Ben şüphe yok âlemlerin Rabbinin bir Resûlüyüm.» Vaktâ ki onlara Bizim âyetlerimizle geldi, onlar o zaman, bunlardan gülüşür oldular.

Elmalılı Hamdi Yazır
Vaktâ ki onlara böyle âyetlerimizle vardı, birdenbire onlar bunlara gülüverdiler

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Onlara böyle mucizelerimizle vardığında, onlar hemen bu mucizelere gülüverdiler.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Musa onlara mucizelerimizi getirince onlar hemen bu mucizelere gülüverdiler.

Diyanet İşleri (eski)
Onlara mucizelerimizi getirdiği zaman, bunlara gülüvermişlerdi.

Diyanet İşleri
(Mûsâ) mucizelerimizi kendilerine getirince, bir de bakmışsın, o mucizelere gülüyorlar!

Diyanet Vakfi
Onlara âyetlerimizi getirince, bunlara gülüvermişlerdi.

Celal Yıldırım
Ne vakit ki onlara mu'cizelerimizle geldi, onlar birdenbire (işi alaya alıp) buna gülüverdiler.

Suat Yıldırım
O, delillerimizle onlara gidince onlar alay edip gülmeye koyuldular.

Ali Fikri Yavuz
Fakat onlara böyle mucizelerimizle varınca, hemen onlar bunlara gülüverdiler.

İbni Kesir
Onlara ayetlerimizle varınca, onlar bunlara gülüvermişlerdi.

Abdulbaki Gölpınarlı
Onlara delillerimizle gelince o delillere gülmeye başladılar.

Adem Uğur
Onlara âyetlerimizi getirince, bunlara gülüvermişlerdi.

Ali Bulaç
Fakat onlara ayetlerimizle geldiği zaman, bir de ne görsün, onlar bunlara (alay edip) gülüyorlar.

Bekir Sadak
Onlara mucizelerimizi getirdigi zaman, bunlara guluvermislerdi.

Fizilal-il Kuran
Onlara ayetlerimizi getirince, birden bire onlarla alay etmeye koyuldular.

Gültekin Onan
Fakat onlara ayetlerimizle geldiği zaman bir de ne görsün, onlar bunlara (alay edip) gülüyorlar.

Muhammed Esed
Ama önlerine (mucizevi) işaretlerimizi getirince, hemen onları alaya aldılar,

Şaban Piriş
Onlara ayetlerle geldiği zaman onlar, ona gülüp geçmişlerdi.

Tefhim-ul Kuran
Fakat onlara ayetlerimizle geldiği zaman, bir de ne görsün, onlar bunlara (alay edip) gülüyorlar.

Ümit Şimşek
Onlara âyetlerimizi getirdiğinde, onlar buna güldüler.

Süleyman Ateş
Onlara âyetlerimizi getirince onlar o âyetlerle alay edip gülmeğe başladılar.

Yaşar Nuri Öztürk
Mûsa onlara ayetlerimizi getirdiğinde onlar bu ayetlere gülüyorlardı.

Edip Yüksel
Mucizelerimizi kendilerine götürdüğü zaman, o mucizelere gülmüşlerdi.