فَمَا زَالَت تِّلْكَ دَعْوَاهُمْ حَتَّى جَعَلْنَاهُمْ حَصِيدًا خَامِدِينَ Fe mâ zâlet tilke da’vâhum hattâ cealnâhum hasîden hâmidîn(hâmidîne). Sureler Anasayfası
Sadakat.Net- Kırık Manalı ve Karşılaştırmalı Meal
enbiya suresi 15. Ayet
fe mâ zâlet : böylece bitmedi (devam etti) tilke : o, bu da'vâ-hum : onların davaları, duaları hattâ : oluncaya kadar ceal-nâ : kıldık, yaptık hum : onlar hasîden : hasat edilmiş (biçilmiş) ekinler hâmidîne : sönmüş hale gelmiş olanlar Hasan Basri Çantay
Nihayet biz onları biçilmiş bir ot, ocakları sönmüş (bir kül yığını) haaline getirinceye kadar dâima feryadları bu (söz) olmuşdur.
Ömer Nasuhi Bilmen
Artık onların bütün çağırmaları, bundan başka olmadı. Tâ ki onları biçilmiş, sönmüş kimseler kıldık.
Elmalılı Hamdi Yazır
Artık bütün davaları bu oldu kaldı, nihayet onları öyle yapdık ki biçildiler, söndüler
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Artık olanca feryatları bu oldu kaldı. Neticede onları öyle yaptık ki, biçildiler, söndüler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Biz, onları biçilmiş bir ekin ve bir yığın kül haline getirinceye kadar hep sözleri bu feryad olmuştur.
Diyanet İşleri (eski)
Biz onları biçilmiş ot ve bir yığın kül haline getirinceye kadar haykırmaları devam etti.
Diyanet İşleri
Biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ateş gibi yapıncaya kadar bu feryatları devam etti.
Diyanet Vakfi
Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.
Celal Yıldırım
Onların biçilmiş ot, sönüp bir yığın kül haline gelinceye kadar hayıflanıp söylenmeleri böyle oldu.
Suat Yıldırım
Bu feryatları sürüp gitti. Nihayet onları öyle yaptık ki biçildiler, sönüp kül oldular...
Ali Fikri Yavuz
Biz, onları, sönmüş kül yığını olarak biçilmiş bir ekin haline getirinceye kadar, hep sözleri bu feryad olmuştur.
İbni Kesir
Bu haykırmaları devam edip dururken Biz; onları, biçilmiş bir ot, sönmüş bir ocak haline getirdik.
Abdulbaki Gölpınarlı
Onları kesilmiş bir ot, ateşi yanıp bitmiş bir kül yığını haline getirinciye dek sözleri, ancak budur işte.
Adem Uğur
Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.
Ali Bulaç
Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.
Bekir Sadak
Biz onlari bicilmis ot ve bir yigin kul haline getirinceye kadar haykirmalari devam etti.
Fizilal-il Kuran
Onlar böyle vahlanıp dururken biz kendilerini biçilmiş ekinler gibi cansız yere seriverdik.
Gültekin Onan
Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.
Muhammed Esed
Ve bu yakınmaları, Biz kendilerini biçilmiş bir tarlaya (ya da) bir kül yığınına çevirinceye kadar sürüp giderdi.
Şaban Piriş
Bu haykırışları devam edip dururken, biz onları biçilmiş ekine, sönmüş ocağa çevirdik.
Tefhim-ul Kuran
Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.
Ümit Şimşek
Biz onları kökten biçip ocaklarını söndürünceye kadar böylece feryat edip durdular.
Süleyman Ateş
Bu mırıldanmaları sürüp giderken biz onları, biçilmiş (ekin gibi) yaptık, sönüp gittiler.
Yaşar Nuri Öztürk
Bu davaları sürüp giderken biz onları kökten biçiverdik, sönüp silindiler.
Edip Yüksel
Onları biçip tüketinceye kadar bu yalvarışlarını tekrarlayıp duracaklar.