وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ يَتَسَاءلُونَ
Ve akbele ba’duhum alâ ba’dın yetesâelûn(yetesâelûne).
| ve akbele | : ve karşılıklı |
| ba'du-hum alâ ba'dın | : birbirlerine |
| yetesâelûne | : sorarlar |
(Ehl-i cennet) birbirine yönelib (hallerini ve amellerini) soruşdururlar,
(25-26) Bazıları bazısı üzerine yönelip sual ediverirler. Derler ki: «Biz muhakkak ki, evvelce ailelerimiz arasında korkar kimseler idik.»
Ve ba'zısı ba'zısına dönmüş soruşuyorlardır
Birbirlerine dönmüş soruyorlar;
Birbirlerine yönelip soruyorlar.
Birbirlerine dönüp soruşurlar:
Birbirlerine dönüp (“Ne iyilik yaptınız da bu nimetlere ulaştınız?” diye) sorarlar.
Cennettekiler birbirlerine dönüp sorarlar:
Birbirlerine dönüp sorarlar;
Birbirlerinin yanına gelip şöyle sorup sohbet etmeye başlarlar:
(Cennettekiler) birbirine dönüb soruştururlar.
Birbirlerine dönüp sorarlar:
Ve birbirlerine dönüp sorarlar, konuşurlar.
Cennettekiler birbirlerine dönüp sorarlar:
Kimi kimine dönüp sorarlar;
Birbirlerine donup sorusurlar:
Cennettekiler birbirlerine dönüp sorarlar:
Kimi kimine dönüp sorarlar.
Ve (böylece nimet tattırılanlar,) birbirlerine dönerek (geçmişte yaşadıkları hakkında) sorular soracaklar.
Birbirlerine dönüp sorarlar :
Kimi kimine dönüp sorarlar;
Birbirlerine dönüp hal hatır sorarlar.
Birbirlerine dönmüş soruyorlar:
Birbirlerine dönüp soruşurlar. Ve derler:
Birbirlerine dönüp geçmişi anarlar: