الَّذِينَ هُمْ فِي خَوْضٍ يَلْعَبُونَ
Ellezîne hum fî havdın yel’abûn(yel’abûne).
| ellezîne | : onlar ki |
| hum | : onlar |
| fî | : içinde (içine dalmış olarak) |
| havdın | : lüzumsuz bâtıl şeyler |
| yel'abûne | : oynuyorlar, oyalanıyorlar |
Ki onlar daldıkları baatıl içinde oynayıb duranlardır.
O kimseler ki, onlar bir bataklıkta oynarlar.
Ki onlar daldıkları bir batakta oynayıp duruyorlar
ki, onlar daldıkları bir batakta oynayıp duruyorlar.
Ki onlar, daldıkları bir batak (bâtıl)da oynayıp duruyorlar.
(9-12) Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak!
(11-12) İşte o gün, içine daldıkları dünya zevki içinde eğlenip oyalanan yalanlayıcıların vay hâline!
Ki onlar daldıkları bâtıl içinde oyalanıp duranlardır.
(9-10-11-12) O gün, gök döndükçe dönecek. O gün (Hakk'ı) yalanlıyanların vay hâline ! Ki onlar, daldıkları şeyde (küfür ve sapıklık içinde) eğlenip dururlar.
Onlar ki daldıkları batıl içinde oynayıp dururlar.
Ki onlar, daldıkları bir bâtıl da oynayıb duranlardır.
Onlar ki; daldıkları batıl içinde oyalanıp durmaktadırlar.
Öyle kişilerdir onlar ki daldıkları batakta oynayıp dururlar.
Ki onlar daldıkları bâtıl içinde oyalanıp duranlardır.
Ki onlar, 'daldıkları saçma bir uğraşı' içinde oynayan, oyalananlardır.
(9-12) Gogun sarsildikca sarsilacagi, daglarin yurudukce yuruyecegi gun; iste o gun, daldiklari yerde eglenip oyalanarak kiyameti yalanlayanlara yazik olacak!
Ki onlar o daldıkları batıl içinde oyalanıp duranlardır.
Ki onlar, 'daldıkları saçma bir uğraşı' içinde oynayan, oyalananlardır.
(bütün hayatları boyunca) tamamen boş şeylerle oyalanıp duranların;
Ki onlar, boş şeylere dalıp, oynuyorlardı.
Ki onlar, 'daldıkları saçma bir uğraşı' içinde oynayıp, oyalananlardır.
Onlar ki daldıkları şeyde oynayıp duruyorlar.
O daldıkları bâtıl içinde oynayıp duranlar,
Ki onlar bir batağa dalmış oynamaktadırlar.
Onlar ki bir bataklıkta oynamaktadırlar.