لَا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ
Lâ zalîlin ve lâ yugnî minel leheb(lehebi).
| lâ zalîlin | : gölgeli yapmaz, gölgelendirmez |
| ve lâ yugnî | : ve fayda vermez, faydası olmaz |
| min el lehebi | : yakıcı alevden |
(Ki o), gölgelendirici değildir. (Onları) alevden de korumaz.
(30-31) Üç kola ayrılmış olan bir gölgeye gidiniz. Ne gölgelendiricidir ve ne de alevden koruyabilir.
Ne gölgelendirir ne alevden korur
ne gölgelendirir, ne de alevden korur.
O, ne gölgelendirir, ne alevden korur.
(30-31) 'gölge yapmayan ve ateşten de korumayan cehennem dumanının üç kollu gölgesine gidin.'
(30-31) “Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur.”
(30-31) Üç kola ayrılmış, (ama) ne gölgelendiren ne de alevden koruyan bir gölgeye gidin.
O, ne gölgelendiricidlr, ne de yükselen alevden korur..
Gidin ama, o, ateşten sizi korumaz, gölgelik olmaz.
Ne gölgelendirir, ne alevden korur, (sırf size bir azab...)
Gölge yapmaz ve alevden korumaz.
Ne gölgelendirir sizi o, ne alevden korur.
Ki ne gölgelendiren ne de alevden koruyandır.
Ne gölge altında barındırır, ne (yakıcı) alevden korur.
(30-31) «olge yapmayan ve atesten de korumayan cehennem dumaninin uc kollu golgesine gidin.»
Serinlik sağlamayan ve alevden korumayan gölgeye!
Ne gölge altında barındırır, ne (yakıcı) alevden korur.
hiçbir (serinliği) olmayan ve ateşten korumayan (gölgeye),
Gölgelendirmez, alevden de korumaz.
Ne gölge altında bulundurur, ne de (yakıcı) alevden korur.
Bir gölge ki ne serinlik verir, ne alevden korur.
Ki ne gölgelendirir, ne de alevden korur.
Ne gölgelendirir ne alevden korur.
O ne gölgelendirir ne de alevden korur.