كَأَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌ
Ke ennehu cimâletun sufr(sufrun).
| keenne-hu | : sanki o ... gibi |
| cimâletun | : erkek develer |
| sufrun | : sarı |
Herbiri sanki sarı sarı erkek develerdir.
(32-33) Şüphe yok ki, o köşk gibi kıvılcımlar atar. Sanki o birer sarı erkek develerdir.
Sanki sarı sarı hopalar gibi
Sanki sarı hopalar (erkek develer) gibi.
Sanki o kıvılcımlar, sarı sarı (erkek deve sürüleridir).
(32-33) O gölgenin saçtığı her bir kıvılcım sanki birer sarı devedir, konak gibi de büyüktür.
Bunlar sanki birer kızıl devedir.
Her bir kıvılcım, sanki birer sarı deve gibidir.
Sanki o kıvılcımın herbiri sarı renkte birer devedir.
O kıvılcımlardan her biri, sanki birer deve yavrusudur!
(Renk ve çokluk bakımından) sanki o kıvılcımlar, sarı deve sürüleri...
Ve her biri sanki birer sarı erkek devedir.
Sanki o kıvılcımlar, birer sarı erkek devedir.
Her bir kıvılcım, sanki birer sarı deve gibidir.
Her biri, sanki sapsarı erkek deve sürüleri gibidir.
(32-33) O golgenin sactigi herbir kivilcim sanki birer sari devedir, konak gibi de buyuktur.
Her biri birer sarı deve gibi kıvılcımlar,
Her biri, sanki sapsarı erkek deve sürüleri gibidir.
kızgın dev halatlar gibi!
Sanki o sarı halatlar gibidir.
Her biri, sanki sapsarı erkek deve sürüleri gibidir.
O kıvılcımlar sanki sarı deve sürüsüdür.
(Saçtığı) kıvılcım, sanki sarı bir halattır.
O kıvılcım sanki sarımtırak bir halat/bir deve kervanı/bakırdan bir ip gibidir.
(Rengi de) Sarı deve gibi.