الَّذِينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِ
Ellezîne tagav fîl bilâd(bilâdi).
| ellezîne | : onlar ki |
| tagav | : azgınlık yaptılar |
| fî | : de |
| el bilâdi | : beldeler |
Ki (bütün) bunlar memleketler (in) de azgınlık edenlerdi.
(11-12) İşte onlar ki beldelerde azgınlıkta bulunmuşlardı. Oralarda fesadı çoğaltmışlardı.
Onlar ki memleketlerde tuğyan etmişlerdi de
Onlar ki o memleketlerde azıtmışlardı.
Bunlar ülkelerde azmışlardı.
(9-12) Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?
(11-12) Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun'a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
Onlar ki ülkelerde azgınlık edip Hakka baş kaldırmışlardı,
Bütün bunlar, bulundukları ülkelerde azdıkça azdılar.
Bunlar o kimselerdi ki, memleketlerde azgınlık etmişlerdi.
Ki bunlar, memleketlerde azgınlık etmişlerdi.
Öylesine ki azdılar şehirlerde.
Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler.
Ki onlar, şehirlerde azgınlaşmışlardı.
(9-12) Vadide kayalari kesip yontan Semud milletine, memleketlerde asiri giden, oralarda bozgunculugu artiran, sarsilmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettigini gormedin mi?
Bunlar ülkelerinde azmışlardı.
Ki onlar, şehirlerde azgınlaşmışlardı.
(Onlar) toprakları üzerinde hak ve adalet sınırlarını aştılar;
Onlar, ülkelerde azmışlardı.
Ki onlar, şehirlerde azgınlaşmışlardı.
Onlar ülkelerinde azmışlardı.
Bunlar ülkelerde azmışlardı.
Bunlar, ülkelerde azıp zulmetmişlerdi.
Tüm bunlar ülkelerinde azmışlardı.