bakara suresi 101. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89 . 90 . 91 . 92 . 93 . 94 . 95 . 96 . 97 . 98 . 99 . 100 . 101 . 102 . 103 . 104 . 105 . 106 . 107 . 108 . 109 . 110 . 111 . 112 . 113 . 114 . 115 . 116 . 117 . 118 . 119 . 120 . 121 . 122 . 123 . 124 . 125 . 126 . 127 . 128 . 129 . 130 . 131 . 132 . 133 . 134 . 135 . 136 . 137 . 138 . 139 . 140 . 141 . 142 . 143 . 144 . 145 . 146 . 147 . 148 . 149 . 150 . 151 . 152 . 153 . 154 . 155 . 156 . 157 . 158 . 159 . 160 . 161 . 162 . 163 . 164 . 165 . 166 . 167 . 168 . 169 . 170 . 171 . 172 . 173 . 174 . 175 . 176 . 177 . 178 . 179 . 180 . 181 . 182 . 183 . 184 . 185 . 186 . 187 . 188 . 189 . 190 . 191 . 192 . 193 . 194 . 195 . 196 . 197 . 198 . 199 . 200 . 201 . 202 . 203 . 204 . 205 . 206 . 207 . 208 . 209 . 210 . 211 . 212 . 213 . 214 . 215 . 216 . 217 . 218 . 219 . 220 . 221 . 222 . 223 . 224 . 225 . 226 . 227 . 228 . 229 . 230 . 231 . 232 . 233 . 234 . 235 . 236 . 237 . 238 . 239 . 240 . 241 . 242 . 243 . 244 . 245 . 246 . 247 . 248 . 249 . 250 . 251 . 252 . 253 . 254 . 255 . 256 . 257 . 258 . 259 . 260 . 261 . 262 . 263 . 264 . 265 . 266 . 267 . 268 . 269 . 270 . 271 . 272 . 273 . 274 . 275 . 276 . 277 . 278 . 279 . 280 . 281 . 282 . 283 . 284 . 285 . 286


وَلَمَّا جَاءهُمْ رَسُولٌ مِّنْ عِندِ اللّهِ مُصَدِّقٌ لِّمَا مَعَهُمْ نَبَذَ فَرِيقٌ مِّنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ كِتَابَ اللّهِ وَرَاء ظُهُورِهِمْ كَأَنَّهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ

Ve lemmâ câehum resûlun min indillâhi musaddikun limâ meahum nebeze ferîkun minellezîne ûtûl kitâb(kitâbe), kitâballâhi verâe zuhûrihim ke ennehum lâ ya’lemûn(ya’lemûne).


ve lemmâ: ve olduğu zaman
câe-hum: onlara geldi
resûlun: bir resûl
min indillâhi (indi allahi): Allah'ın katından
musaddikun: tasdik eden
limâ: şeyi
mea-hum: onlarla beraber, onların yanında
nebeze: attı
ferîkun: bir fırka, bir zümre, bir kısım
min ellezîne: o kimselerden, onlardan
ûtû: verildiler
el kitâbe: kitap
kitâbe allâhi: Allah'ın
verâe: arka
zuhûri-him: onların arkaları, arkalarına
ke: gibi, sanki
enne-hum: onların olduğu
lâ ya'lemûne: bilmiyorlar


Hasan Basri Çantay
Onlara ne zaman Allah katından nezdlerindeki (Kitabı) tasdik edici (ve doğrultucu) bir peygamber geldiyse kendilerine Kitab verilen (o kimse) lerden bir güruh sanki onlar (hakıykati) bilmiyorlarmış gibi Allahın Kitabını sırtlarının arkasına atmış (ondan yüz çevirmişidir.

Ömer Nasuhi Bilmen
Ve onlara Allah Teâlâ tarafından yanlarındaki kitabı musaddık olan bir resûl gelince o kendilerine kitap verilmiş olanlardan bir gürûh sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın kitabını arkalarına atıverdiler.

Elmalılı Hamdi Yazır
hem Allah tarafından onlara beraberlerindekini tasdikleyici bir Peygamber gelince, eski kitab verilenlerden bir kısmı Allahın kitabını, omuzlarının arkasına attılar sanki bilmiyorlarmış gibi de

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Onlara Allah tarafından yanlarındaki kitabı doğrulayıcı bir peygamber gelince, daha önce kendilerine kitap verilenlerden bir kısmı, sanki gerçeği bilmiyorlarmış gibi Allah'ın kitabını arkalarına attılar.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Üstelik Allah tarafından onlara, yanlarındaki kitabı tasdik edici bir peygamber gelince, daha önce kendilerine kitap verilenlerden bir kısmı, Allah'ın kitabını sırtlarından geriye attılar, sanki hiçbir şey bilmiyorlarmış gibi yaptılar.

Diyanet İşleri (eski)
Yanlarındakini doğrulayan bir Peygamber, Allah katından onlara gelince Kitap verilenlerden bir takımı, bilmiyorlarmış gibi, Allah'ın Kitabı'nı arkalarına attılar.

Diyanet İşleri
Onlara, Allah katından ellerinde bulunan Kitab’ı (Tevrat’ı) doğrulayıcı bir peygamber gelince, kendilerine kitap verilenlerden bir kısmı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah’ın Kitab’ını (Tevrat’ı) arkalarına attılar.

Diyanet Vakfi
Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir elçi gelince ehl-i kitaptan bir gurup, sanki Allah'ın kitabını bilmiyormuş gibi onu arkalarına atıp terkettiler.

Celal Yıldırım
Onlara Allah katından yanlarındaki şeyi (Kitab'ı) tasdîk edici bir peygamber gelince, kendilerine kitab verilenlerden bir kısmı, sanki onu bilmiyorlarmış gibi. Allah'ın kitabını arkalarına attılar da.

Suat Yıldırım
Onlara, Allah katından, ellerinde ki Tevrat’ı tasdik eden bir Peygamber gelince, O Ehl-i kitaptan bir kısmı, güya gerçeği hiç bilmiyorlarmış gibi, Allah’ın kitabını arkalarına atarak ondan yüz çevirdiler de

Ali Fikri Yavuz
Yahûdilere, kendileri ile olan Tevrat’ı tasdik edici, Allah tarafından bir peygamber geldiği zaman, kendilerine kitab verilenlerden bir topluluk, sanki onun Allah kitabı olduğunu bilmiyormuş gibi, Tevrat’ı arkalarına attılar ve ondan yüz çevirdiler.

İbni Kesir
Onlara, ne zaman Allah tarafından yanlarındaki kitabı tasdik edici bir peygamber geldiyse, kendilerine kitab verilenlerden bir güruh, sanki bilmiyormuş gibi, Allah'ın kitabını arkalarına atıverdi.

Abdulbaki Gölpınarlı
Allah tarafından onlarda bulunan kitabın doğruluğunu bildiren bir peygamber geldi mi kitap ehlinin bir kısmı, Allah'ın kitabını artlarına atarlar, sanki de bilmezler.

Adem Uğur
Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir elçi gelince ehl-i kitaptan bir gurup, sanki Allah'ın kitabını bilmiyormuş gibi onu arkalarına atıp terkettiler.

Ali Bulaç
Ne zaman onlara Allah katından yanlarındakini doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden bir takımı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabını arkalarına attılar.

Bekir Sadak
Ellerinde olani dogrulayan bir peygamber Allah katindan onlara gelince Kitab verilenlerden bir takimi, bilmiyorlarmis gibi, Allah'in Kitabi'ni arakalarina attilar.

Fizilal-il Kuran
Onlara Allah katından önlerindeki kitabı onaylayan bir peygamber gelince, kendilerine kitap verilenlerin bir grubu, Allah'ın kitabını hiç bilmiyorlarmış gibi onu arkalarına attılar.

Gültekin Onan
Ne zaman onlara Tanrı katından yanlarındakini doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerin bir bölümü (feriykun), sanki bilmiyorlarmış gibi Tanrı'nın kitabını arkalarına (keennehüm) attılar.

Muhammed Esed
Ve(şimdi bile), ne zaman Allah'tan onlara halen sahip oldukları hakikati tasdik eden bir elçi gelse, kendilerini önceki çağlarda vahyedilen kelama bağlı sayanlardan bazısı, (O'nun dediklerinin) farkında değillermiş gibi ilahi kelama sırtlarını dönerler.

Şaban Piriş
Onlara ne zaman yanlarında olanı tasdik eden bir elçi gelse kendilerine kitap verilenlerden bir grup sanki Allah’ın kitabını bilmiyorlarmış gibi arkalarına atarlar.

Tefhim-ul Kuran
Ne zaman onlara Allah katından yanlarındakini doğrulayan bir peygamber gelse, kendilerine kitap verilenlerden bir takımı, sanki kendileri hiç bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabını arkalarına attılar...

Ümit Şimşek
Onlara ne zaman Allah katından, ellerindekini doğrulayan bir peygamber geldiyse, kendilerine kitap verilenlerden bir topluluk, Allah'ın kitabını, sanki hiç bilmiyormuş gibi arkasına atıverdi.

Süleyman Ateş
Allâh tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı doğrulayıcı bir elçi gelince, Kitap verilmiş olanlardan bir grup, Allâh'ın Kitabını sanki bilmiyorlarmış gibi, sırtlarının arkasına attılar.

Yaşar Nuri Öztürk
Allah katından kendilerine, ellerinde bulunanı tasdikleyici bir resul geldiğinde, kitap verilenlerden bir fırka, Allah'ın Kitabı'nı hiç bilmiyorlarmış gibi kaldırıp arkalarına attılar.

Edip Yüksel
Yanlarındakini doğrulayan bir elçi ALLAH tarafından görevli olarak kendilerine gelince, kitap verilenlerin bazısı, ALLAH'ın kitabını sırtlarının ardına attı. Bilmezlermiş gibi...