bakara suresi 46. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89 . 90 . 91 . 92 . 93 . 94 . 95 . 96 . 97 . 98 . 99 . 100 . 101 . 102 . 103 . 104 . 105 . 106 . 107 . 108 . 109 . 110 . 111 . 112 . 113 . 114 . 115 . 116 . 117 . 118 . 119 . 120 . 121 . 122 . 123 . 124 . 125 . 126 . 127 . 128 . 129 . 130 . 131 . 132 . 133 . 134 . 135 . 136 . 137 . 138 . 139 . 140 . 141 . 142 . 143 . 144 . 145 . 146 . 147 . 148 . 149 . 150 . 151 . 152 . 153 . 154 . 155 . 156 . 157 . 158 . 159 . 160 . 161 . 162 . 163 . 164 . 165 . 166 . 167 . 168 . 169 . 170 . 171 . 172 . 173 . 174 . 175 . 176 . 177 . 178 . 179 . 180 . 181 . 182 . 183 . 184 . 185 . 186 . 187 . 188 . 189 . 190 . 191 . 192 . 193 . 194 . 195 . 196 . 197 . 198 . 199 . 200 . 201 . 202 . 203 . 204 . 205 . 206 . 207 . 208 . 209 . 210 . 211 . 212 . 213 . 214 . 215 . 216 . 217 . 218 . 219 . 220 . 221 . 222 . 223 . 224 . 225 . 226 . 227 . 228 . 229 . 230 . 231 . 232 . 233 . 234 . 235 . 236 . 237 . 238 . 239 . 240 . 241 . 242 . 243 . 244 . 245 . 246 . 247 . 248 . 249 . 250 . 251 . 252 . 253 . 254 . 255 . 256 . 257 . 258 . 259 . 260 . 261 . 262 . 263 . 264 . 265 . 266 . 267 . 268 . 269 . 270 . 271 . 272 . 273 . 274 . 275 . 276 . 277 . 278 . 279 . 280 . 281 . 282 . 283 . 284 . 285 . 286


الَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُم مُّلاَقُو رَبِّهِمْ وَأَنَّهُمْ إِلَيْهِ رَاجِعُونَ

Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).


ellezîne: o kimseler, onlar
yezunnûne: bilirler, yakîn derecesinde inanırlar
enne-hum: onların ..... olduğunu
mulâkû: mülâki olma, kavuşma, ulaşma, karşılaşma
rabbi-him: (onların) Rab'leri
ve enne-hum: ve onların ..... olduğunu
ileyhi râciûne: ona dönecek olanlar


Hasan Basri Çantay
O (yüksek saygı göstere) nler ki onlar hakıykaten Rablerine kavuşucu ve hakıykaten ancak ona dönücü olduklarını bilirler (de namazlarını o vech ile kılarlar).

Ömer Nasuhi Bilmen
Hak'tan korkanlar, o zâtlardır ki Rablerine mülâki olacaklarını ve onun huzur-u manevîsine döneceklerini düşünüp teemmül ederler.

Elmalılı Hamdi Yazır
onlar ki kendilerini hakikaten rablerine kavuşuyor ve hakikaten ona rücu ediyor sayarlar, böyle bir huşu ile kılarlar

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Onlar ki, kendilerinin gerçekten Rablerine kavuşacaklarına ve ancak O'na döneceklerine inanırlar.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Onlar ki, Rablerine kavuşacaklarını ve gerçekten O'na döneceklerini bilirler.

Diyanet İşleri (eski)
(45-46) Sabır ve namazla Allah'a sığınıp yardım isteyin; Rablerine kavuşacaklarını ve Ona döneceklerini umanlar ve huşu duyanlardan başkasına namaz elbette ağır gelir.

Diyanet İşleri
Onlar, Rablerine kavuşacaklarını ve gerçekten O’na döneceklerini çok iyi bilirler.

Diyanet Vakfi
Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir.

Celal Yıldırım
(45—46) Sabır ve namaz ile (Allah'tan) yardım isteyin. Gerçi bu, Allah'a kavuşacaklarına ve ancak O'na döneceklerine kesin bilgi (ve inanç) edinen saygılı kimselerden başkasına ağır ve sıkıcıdır.

Suat Yıldırım
İçi saygı dolu olan bu müminler, Rab’lerine kavuşacaklarını ve O’na döneceklerini iyi bilirler.

Ali Fikri Yavuz
O saygı gösterip korkanlar, o kimselerdir ki, Rablerine kavuşacaklarını ve sonunda ona döneceklerini yakînen bilirler.

İbni Kesir
Onlar ki; Rablarına kavuşacaklarını, O'na döneceklerini kesinlikle bilirler.

Abdulbaki Gölpınarlı
Saygılılar, öyle kimselerdir ki Rablerine ulaşacaklarını iyiden iyiye umarlar, ona döneceklerini iyiden iyiye bilirler.

Adem Uğur
Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir.

Ali Bulaç
Onlar, (mü'minler ise), şüphesiz, Rableriyle karşılaşacaklarını ve (yine) şüphesiz, O'na döneceklerini bilirler.

Bekir Sadak
(45-46) Sabir ve namazla Allah'a siginip yardim isteyin; Rablerine kavusacak ve Ona doneceklerini umanlar ve husu duyanlardan baskasina namaz elbette agir gelir.

Fizilal-il Kuran
Onlar ki, Rabbleri ile buluşacaklarını, kesinlikle O'nun huzuruna döneceklerini bilirler.

Gültekin Onan
Nitekim onlar rablerine kavuşacaklarını / rableriyle karşılaşacaklarını (mülaku) ve O'na döneceklerini (raciun) bilirler (yezunnune). (S.Ateş'in notu: İbn Mesud'un mushafında yezunnun yerine yalemun yazıldığından bu anlamı tercih ettik.)

Muhammed Esed
Onlar ise (sonunda) Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini kesinlikle bilirler.

Şaban Piriş
(45-46) Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Rablerine kavuşacak ve O’na döneceklerini umanlar ve Allah’a gerçek bir saygı gösterenlerden başkasına namaz elbette ağır gelir.

Tefhim-ul Kuran
Onlar, (mü'minler ise), hiç şüphesiz, Rableriyle karşılaşacaklarını ve (yine) hiç şüphesiz, O'na döneceklerini bilirler.

Ümit Şimşek
Onlar, Rablerine kavuşacaklarına ve Ona döneceklerine inanan kimselerdir.

Süleyman Ateş
O(saygılı insa)nlar, Rablerine kavuşacaklarını (gözetir) ve gerçekten O'na döneceklerini bilirler.

Yaşar Nuri Öztürk
O ürperti duyanlar, Rablerine kavuşacaklarını düşünürler ve bilirler ki onlar, mutlaka O'na döneceklerdir.

Edip Yüksel
Nitekim onlar, Rab'lerine kavuşacaklarına ve O'na döneceklerine inanırlar.


Abdullah Aydın
İçi saygı ile ürperenler, Rabblerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini iyi bilirler.

Ahmet Davudoğlu
Onlar öyle kimselerdir ki, Rabblerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini bilirler.

Ali Arslan
O huşû ile (Allah'a büyük saygı göstererek) ibadet edenler Rabblerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini kesinlikle bilirler.

Arif Pamuk
Onlar ki, Rablerine kavuşacaklarını (gözetir) ve gerçekten O'na döneceklerini bilirler.

Ayntabî Mehmet Efendi
Ki onlar, Allahû Tealâ'yı göreceklerini, hesap ve ceza için haşrolunacaklarını yakînen bilirler.

Bahaeddin Sağlam
Öyle huşû (huzur ve sükûn) duyanlar ki, Rabbleriyle karşılaşacaklarına ve kendilerinin Allah'a ait olup, O'na döneceklerine inanırlar.

Diyanet Vakfı (1993)
Onlar, kesinlikle Rabblerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir.

Hasan Tahsin Feyizli
Onlar (huşû ehli) ki, mutlaka Rabb'lerine kavuşacaklarını ve ancak O'na döneceklerini bilirler (de namazlarını yüksünmeden kılarlar).

Hüseyin Atay, Yaşar Kutluay
Rabblerine kavuşacak ve O'na döneceklerini umanlar...

Hüseyin Kaleli
“(Onlar), şüphesiz Rablerine kavuşanlar olduklarını ve muhakkak onlar yalnız O'na dönenler olduklarını bilenlerdir.”

İsmail Mutlu, Şaban Döğen
Onlar Rahmetine kavuşacaklarına ve O'nun huzuruna döneceklerine inanan kimselerdir.

Mustafa İslamoğlu
Ama (Allah’a saygı duyanlar), Rablerine kavuşacaklarına ve sonunda O’na döneceklerine kesin gözüyle bakarlar.

Nedim Yılmaz
Allah’a saygılı olanlar Rab’lerine kavuşacaklarına ve O’na döneceklerine kesin kes inanırlar.

Ömer Rıza Doğrul
Bunlar (bu içi saygı ile ürperen kimseler) Rabblarına kavuşacaklarını ve O’na döneceklerini iyi bilirler.

Talat Koçyiğit
Huşû duyanlar ise, Rabblarına mutlaka kavuşacaklarını ve O'na mutlaka döneceklerini bilirler.

Ziya Kazıcı, Necip Taylan
Allah'tan korkan o kişiler, Rabblerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini bilirler.

Bir Heyet
İşte o kalbi Allah'a saygı ile ürperenler, kendilerinin herhalde Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve kabullenen kimselerdir.