bakara suresi 89. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89 . 90 . 91 . 92 . 93 . 94 . 95 . 96 . 97 . 98 . 99 . 100 . 101 . 102 . 103 . 104 . 105 . 106 . 107 . 108 . 109 . 110 . 111 . 112 . 113 . 114 . 115 . 116 . 117 . 118 . 119 . 120 . 121 . 122 . 123 . 124 . 125 . 126 . 127 . 128 . 129 . 130 . 131 . 132 . 133 . 134 . 135 . 136 . 137 . 138 . 139 . 140 . 141 . 142 . 143 . 144 . 145 . 146 . 147 . 148 . 149 . 150 . 151 . 152 . 153 . 154 . 155 . 156 . 157 . 158 . 159 . 160 . 161 . 162 . 163 . 164 . 165 . 166 . 167 . 168 . 169 . 170 . 171 . 172 . 173 . 174 . 175 . 176 . 177 . 178 . 179 . 180 . 181 . 182 . 183 . 184 . 185 . 186 . 187 . 188 . 189 . 190 . 191 . 192 . 193 . 194 . 195 . 196 . 197 . 198 . 199 . 200 . 201 . 202 . 203 . 204 . 205 . 206 . 207 . 208 . 209 . 210 . 211 . 212 . 213 . 214 . 215 . 216 . 217 . 218 . 219 . 220 . 221 . 222 . 223 . 224 . 225 . 226 . 227 . 228 . 229 . 230 . 231 . 232 . 233 . 234 . 235 . 236 . 237 . 238 . 239 . 240 . 241 . 242 . 243 . 244 . 245 . 246 . 247 . 248 . 249 . 250 . 251 . 252 . 253 . 254 . 255 . 256 . 257 . 258 . 259 . 260 . 261 . 262 . 263 . 264 . 265 . 266 . 267 . 268 . 269 . 270 . 271 . 272 . 273 . 274 . 275 . 276 . 277 . 278 . 279 . 280 . 281 . 282 . 283 . 284 . 285 . 286


وَلَمَّا جَاءهُمْ كِتَابٌ مِّنْ عِندِ اللّهِ مُصَدِّقٌ لِّمَا مَعَهُمْ وَكَانُواْ مِن قَبْلُ يَسْتَفْتِحُونَ عَلَى الَّذِينَ كَفَرُواْ فَلَمَّا جَاءهُم مَّا عَرَفُواْ كَفَرُواْ بِهِ فَلَعْنَةُ اللَّه عَلَى الْكَافِرِينَ

Ve lemmâ câehum kitâbun min indillâhi musaddikun limâ meahum, ve kânû min kablu yesteftihûne alellezîne keferû, fe lemmâ câehum mâ arafû keferû bihî, fe la’netullâhi alel kâfirîn(kâfirîne).


ve lemmâ: ve olduğu zaman
câe-hum: onlara geldi
kitâbun: bir kitap
min indillâhi (inde allâhi): Allah'ın katından
musaddikun: tasdik edici, tasdik eden
limâ: şeyi
mea-hum: onların yanında
ve kânû: ve oldular, idiler
min kablu: önceden
yesteftihûne: fetih ve zafer isterler
alellezîne (alâ ellezîne): onlara karşı
keferû: kâfirler
fe: sonra da, buna rağmen
lemmâ: olduğu zaman
câe-hum: onlara geldi
mâ arafû: bildikleri şey
keferû: inkâr ettiler
bi-hi: onunla
fe: böylece, bu sebeple, bu yüzden
la'netullâhi (la'netu allâhi): Allah'ın lâneti
alâ: üzerine
el kâfirîne: kâfirler


Hasan Basri Çantay
Vaktaki onlara Allah katından nezdlerinde bulunan (Tevrat) ı tasdıyk edici (ve doğrultucu) bir Kitab (Kur'an) geldi, ki daha evvel küfredenlerin (Arab müşriklerinin) aleyhine (Allahdan böyle bir) feth istiyorlardı, işte (Tevrâtın şehâdet ve saraahatiyle) tanıdıkları o şey (Kur'an) kendilerine gelince ona (hasedlerinden ve mevki' hırsından dolayı) küfretdiler. Artık Allahın lâ'neti o kâfirlerin tepesine.

Ömer Nasuhi Bilmen
Vaktâ ki onlara taraf-ı ilâhîden yanlarındakini musaddık olan bir kitap geldi, halbuki evvelce kâfirlere karşı fetih ve nusret isterlerdi. Fakat o bildikleri şey kendilerine gelince onu inkar ettiler. Artık Allah'ın lâneti kâfirler üzerinedir.

Elmalılı Hamdi Yazır
Yanlarındakini tasdıklamak üzere onlara Allah tarafından bir kitab gelince önceden küfredenlere karşı istimdad edib dururlarken o tanıdıkları kendilerine gelince tuttular ona küfrettiler imdi Allahın lâneti kâfirlerin boynuna

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Yanlarındakini (Tevrat'ı) tasdik etmek üzere onlara Allah tarafından bir kitap (Kur'an) gelince; önceden inkar edenlere karşı yardım isteyip dururlarken o tanıdıkları kendilerine gelince tuttular onu inkar ettiler. Artık Allah'ın laneti kafirlerin boynuna olsun!

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Yanlarındakini tasdik etmek üzere onlara Allah katından bir kitap gelince, daha önceleri inanmayanlara karşı onunla yardım isteyip durdukları halde, o tanıdıkları kendilerine gelince, bu sefer kendileri onu inkâr ettiler. İşte bundan dolayı Allah'ın laneti kâfirleredir.

Diyanet İşleri (eski)
Vaktaki Allah katından onlara, kendilerinde olanı tasdik eden Kitap geldi ki onlar bundan önceleri, inkar edenlere karşı kendilerine yardım gelmesini beklerlerdi, bildikleri gelince onu inkar ettiler. Allah'ın laneti, inkar edenlerin üzerine olsun.

Diyanet İşleri
Kendilerine ellerindekini (Tevrat’ı) tasdik eden bir kitap (Kur’an) gelince onu inkâr ettiler. Oysa, daha önce (bu kitabı getirecek peygamber ile) inkârcılara (Arap müşriklerine) karşı yardım istiyorlardı. (Tevrat’tan) tanıyıp bildikleri (bu peygamber) kendilerine gelince ise onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti inkârcıların üzerine olsun.

Diyanet Vakfi
Daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince onu inkâr ettiler. İşte Allah'ın lâneti böyle inkârcılaradır.

Celal Yıldırım
Allah katından onlara, yanlarındaki kitab (Tevrat)ı tasdîk eden (yanlışlarını düzeltip semavî olduğunu bildiren) bir kitab (Kur'ân) gelince, ki daha önce inkâr edenlere karşı böyle bir fetih (yardım kapısının açılmasını) istiyorlardı (Tevrat'da vasfını görüp) tanıdıkları şey (Kur'ân ve Hz. Muhammed A.S.) kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. O sebeple Allah'ın laneti inkâr edenler üzerinedir.

Suat Yıldırım
Onlara, Allah tarafından, ellerindeki Tevrat’ı tasdik eden bir kitap gönderildiği zaman. Daha önce kâfirlere karşı zafer kazanmak için "ahir zaman Peygamberi hakkı için" diye dua ettikleri halde. Evet o tanıyıp bekledikleri Peygamber kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. Bu sebeple, Allah’ın lâneti de kâfirlerin boynuna olsun!

Ali Fikri Yavuz
Vaktâ ki onlara (Yahudî’lere), Allah katında beraberlerindekini (Tevrat’ı iman esaslarında) tasdîk eden Kur’an geldi, (bunu tanımadılar); halbuki Kur’an gelmeden önce, (bu yahudîler, arap müşrikleri ile mücadelelerinde zor duruma düştükleri zaman: Tevrat’da anılan âhir zaman Peygamberi gelseydi de bize yardım etseydi diye) o müşriklere karşı (Allah’dan) imdat diliyorlardı. İşte o (Tevrat’da vasfını) bildikleri (Peygamber) onlara gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah’ın lâneti o kâfirler üzerine olsun...

İbni Kesir
Ne zaman ki; Allah'ın katından, kendilerinde olanı tasdik eden kitab geldi, onlar bundan önceki küfredenlere karşı kendilerine yardım gelmesini beklerlerken, bildikleri gelince onu inkar ettiler. Allah'ın la'neti kafirlerin üzerinedir.

Abdulbaki Gölpınarlı
Evvelce kâfir olanlara üst gelmek için imdat isterlerken Allah tarafından, onların inandığı kitabı tasdik eden bir kitap geldi, bildikleri, tanıdıkları zuhur etti mi ona kâfir oldular. Hay Allah'ın lâneti kâfirlere olsun.

Adem Uğur
Daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince onu inkâr ettiler. İşte Allah'ın lâneti böyle inkârcılaradır.

Ali Bulaç
Allah katından yanlarında olan (Tevrat)ı doğrulayan bir Kitap geldiği zaman, -ki bundan önce inkâr edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip tanıdıkları gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah'ın laneti kafirlerin üzerinedir.

Bekir Sadak
Vaktaki Allah katindan onlara, kendilerinde olani tasdik eden Kitab geldi ki onlar bundan onceleri, inkar edenlere karsi kendilerine yardim gelmesini beklerlerdi, bildikleri gelince onu inkar ettiler. Allah'in laneti, inkar edenlerin uzerine olsun.

Fizilal-il Kuran
Onlara Allah katından elleri altındaki Tevrat'ı onaylayan bir kitap (Kur'an) gelince - ki, daha önce kâfirlere karşı zafer kazanmak istedikleri halde ötedenberi bilip durdukları bu kitap kendilerine gelince- onu inkâr ettiler. Allah'ın lâneti kâfirlerin üzerinedir.

Gültekin Onan
Tanrı katından yanlarında olanı doğrulayan bir kitap geldiği zaman, daha önce küfredenlere karşı yardım isteyip dururlarken bilip tanıdıkları gelince ona küfrettiler. Artık Tanrı'nın laneti kafirlere olsun!

Muhammed Esed
Ve ne zaman Allah katından onlara, halen sahip oldukları hakikati tasdik eden bir (yeni) vahiy geldiyse, daha önce, hakikati inkara şartlanmış olanlara karşı üstün gelmek için yalvarıp yakardı(klarını çarçabuk unutarak) daha önce tanıdıkları (hakikati) bu defa inkara kalkıştılar. Ve Allah'ın laneti, hakikati inkar eden herkesin üzerindedir.

Şaban Piriş
Allah katından, onlara, yanlarında bulunan (Tevrat)ı tasdik eden bir kitap geldiği zaman; daha önce kafirlere karşı kendilerine yardım gelmesini beklerlerken; onlara, bildikleri şey gelince onu inkar ettiler. Allah’ın laneti kafirlerin üzerinedir.

Tefhim-ul Kuran
Allah katından yanlarında olan (Tevrat) ı doğrulayıcı bir Kitap geldiği zaman, -ki bundan önce küfredenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip tanıdıkları gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah'ın laneti kâfirlerin üzerinedir.

Ümit Şimşek
Kendilerinde olanı doğrulayan bir kitap Allah katından geldiğinde-ki daha evvel onunla kâfirlere karşı zafer kazanmak için dua edip duruyorlardı-işte o tanıdıkları kitap geldiğinde, onu da inkâr ettiler. Allah'ın lâneti işte böyle kâfirleredir.

Süleyman Ateş
Ne zaman ki, onlara Allâh katından, yanlarında bulunan (Tevrat)ı doğrulayıcı bir Kitap (Kur'ân) geldi, daha önce inkâr edenlere karşı yardım isteyip dururlarken o bildikleri (Kur'ân) kendilerine gelince onu inkâr ettiler; artık Allâh'ın la'neti, inkârcıların üzerine olsun!

Yaşar Nuri Öztürk
Yanlarındakini doğrulamak üzere kendilerine Allah katından bir kitap geldiğinde, daha önce inkâr edenlere karşı zafer isteyip durdukları halde, tanıyıp bildikleri kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. Küfre sapanların üstüne olsun Allah'ın laneti!...

Edip Yüksel
İnkarcılara karşı yardım beklemelerine rağmen, onlara ALLAH katından yanlarındakini doğrulayıcı bir kitap, bu bekledikleri şey, kendilerine gelince onu inkar ettiler. ALLAH'ın laneti, inkarcılara olsun!