إِنَّهُ كَانَ فِي أَهْلِهِ مَسْرُورًا
İnnehu kâne fî ehlihî mesrûrâ(mesrûren).
| inne-hu | : muhakkak ki o |
| kâne | : oldu |
| fî | : içinde, arasında |
| ehli-hî | : onun ehli, kendi ehli, ailesi, yakınları |
| mesrûran | : surur içinde sevinçli |
Çünkü o, ehli içinde bir şımarıkdı.
Şüphe yok ki o, ehli arasında sevinçli bir halde idi.
Çünkü o ehlinde mesrur idi
Çünkü o, ailesi içinde sevinçliydi.
Çünkü o ailesi içinde sevinçli idi.
Çünkü o, dünyada, adamlarının yanında iken zevk içindeydi.
Çünkü o, (dünyada iken) ailesi içinde sevinçli idi.
(10-13) Kimin de kitabı arkasından verilirse, derhal yok olmayı isteyecek; alevli ateşe girecektir. Zira o, (dünyada) ailesi içinde (mal mülk sebebiyle) şımarmıştı.
Çünkü o, (Dünya'da iken) yandaşlarının yanında (işlediği kötülüklerden dolayı) pek sevinçliydi.
O dünyada iken ailesi içinde keyifli, şımarık idi.
Çünkü o, (dünyadaki) evinde keyifli ve sevinçli idi.
Çünkü o, ailesi içinde iken şımarıktı.
Şüphe yok ki o, âilesinin içinde sevinmedeydi.
Zira o, (dünyada) ailesi içinde (mal mülk sebebiyle) şımarmıştı.
Çünkü o, (dünyada) kendi yakınları arasında sevinçliydi.
Cunku o, dunyada, adamlarinin yaninda iken zevk icindeydi.
Çünkü o, dünyada ailesi arasında sevinç içinde idi.
Çünkü o, (dünyada) kendi ehli (yakınları) arasında sevinçliydi.
Bakın, o adam, (yeryüzündeki hayatında) kendi görüş ve anlayışındaki insanlar arasında keyifle yaşadı;
Nitekim o, ailesinin yanında neşeli idi.
Çünkü o, (dünyada) kendi yakınları arasında sevinçliydi.
Halbuki o ahbabının arasındayken pek keyifliydi.
Çünkü o, (dünyâda) âilesi arasında (şımarık ve) sevinçli idi.
O, ailesi içinde sevinçli idi.
Oysa arkadaşları arasında sevinçliydi;