وَلَقَدْ صَبَّحَهُم بُكْرَةً عَذَابٌ مُّسْتَقِرٌّ Ve lekad sabbehahum bukreten azâbun mustekırr(mustekırrun).Sureler Anasayfası
Sadakat.Net- Kırık Manalı ve Karşılaştırmalı Meal
kamer suresi 38. Ayet
ve lekad : ve andolsun sabbeha-hum : onlara bir sabah vakti ..... oldu bukreten : erkenden azâbun : bir azap mustekırrun : istikrarlı, devamlı Hasan Basri Çantay
Andolsun ki onlara bir sabah, (yakalarını) asla bırakmayacak olan bir azâb baskın yapdı.
Ömer Nasuhi Bilmen
(37-38) Andolsun ki, o misafirlerinden dolayı O'ndan mutalebede bulunmuşlardı. Artık Biz de onların gözlerini silip kör ettik, «Haydin azabımı ve tehditlerimi tadın!» (deyiverdik). Andolsun ki, onları sabahleyin erkenden bir daimi azab yakaladı.
Elmalılı Hamdi Yazır
Ve Celâlim hakkı için bastırıverdi kendilerini bir sabah bir azâbı müstekır
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Andolsun ki, kendilerini kararlı bir azap bir sabah bastırıverdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı.
Diyanet İşleri (eski)
And olsun ki, sabah erken, önü alınmaz bir azap başlarına geldi.
Diyanet İşleri
Andolsun, onlara sabahleyin erkenden kalıcı bir azap geldi.
Diyanet Vakfi
Bir sabah kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.
Celal Yıldırım
(38-39) And olsun ki, bir sabah devam eden bir azâb onlara geliverdi. «Tadın azabımı ve uyarılarımı!» (dedik),
Suat Yıldırım
Bir sabah kendilerini, yakalarını hiç bırakmayacak bir azap bastırıverdi.
Ali Fikri Yavuz
Celâlim hakkı için, bir sabah vakti, devamlı bir azab onları bastırıverdi. (Bu azab, cehenneme atılışlarına dek devam edecektir).
İbni Kesir
Andolsun ki; bir sabah erken, önü alınmaz bir azab geldi başlarına.
Abdulbaki Gölpınarlı
Ve andolsun ki bir sabah çağı üstlerine bir azap çöküvermişti onların.
Adem Uğur
Bir sabah kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.
Ali Bulaç
Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp bastırıverdi.
Bekir Sadak
And olsun ki, sabah erken, onu alinmaz bir azap baslarina geldi.
Fizilal-il Kuran
Sabah erkenden sürekli bir azaba yakalandılar.
Gültekin Onan
Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp bastırıverdi.
Muhammed Esed
Nitekim sabahın erken vaktinde (etkileri) kalıcı bir azap onları yakaladı:
Şaban Piriş
Andolsun ki bir sabah erkenden, bir azap çöküverdi.
Tefhim-ul Kuran
Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp bastırıverdi.
Ümit Şimşek
Bir sabah vakti, yakalarını bir daha bırakmayacak bir azap onları yakalayıverdi.
Süleyman Ateş
Sabah erken, onları kararlı bir azâb yakaladı.
Yaşar Nuri Öztürk
Yemin olsun, sabahleyin erkenden, kararlı ve oturaklı bir azap yakaladı onları.
Edip Yüksel
Ertesi gün, yaman bir azap sabahlarını kutladı.